Necip Fazıl Kısakürek Abdulaziz Çekirge

NECİP FAZIL KISAKÜREK / Abdülaziz Çekirge

NECİP FAZIL KISAKÜREK

Abdülaziz Çekirge

Bundan asırlar önce başlayan hak ile batıl mücadelesinin 20. yüzyıla taşındığı yıllarda ortaya çıkan Büyük aksiyon adamıydı, Necip Fazıl Kısakürek. Tanıtım ve edebiyatın zirvesinde iken, öncesinde yaşadığı kendi tabiriyle bohem hayatı terk ederek yeni çizgisini belirlemiş sağlam adımlarla yön vermişti yaşantısına. Uzun yıllar boyunca geçen Çetin mücadelelerin kalemiyle ve Hitabetiyle cephesini Belirleyen bir komutanıydı. Zaman zaman kilitleri yönlendiren, zaman zaman tek başına mücadele eden, ama bıkmadan usanmadan devam eden, çizgisinden taviz vermeyen bir liderdi Necip Fazıl Kısakürek. Bugün konuşabildiğimiz, savuna bildiğimiz, yaşayabildiğimiz çoğu haklarımız, yıllar önce yaşanan bu mücadeleler esnasında ortaya çıkan gerçeklerden kaynaklanmaktaydı. Gerek Dizelerinden, gerek yazılarından, gerekse konferanslarından ortaya çıkan kıvılcımlar büyük yangına sebep olan ateşin kaynağıydı.

Büyükdoğu düşüncesi bir çok insanı harekete geçirmiş bir çok siyasi ve sosyal örgütlenme kendisine idol gelirlerken Necip Fazıl’ın eserlerini baş köşeye koymuştu. Gençlik hareketlenmeler ideolojik düşüncelerinin temellerinin de Necip Fazıl’ın ideolocyasından alıyorlardı. Hal böyle olunca Necip Fazıl’ın adı en ücra köşelerden bile duyulur hale gelmişti. Meşakkatli geçen yıllar, davalar, ideolocya dilden dile anlatılır olmuştu. “ dilden dile anlatılan olaylar, kulaktan kulağa oynayan çocuklar… “ Bu oyunu oynayanlar bilirler, bir düzeni insan sırasıyla oturur. Oyunu yöneten, ilk kişinin kulağına bir şey söyler, o gizlice yanındakine, o da yanındakine, son kişiye kadar fısıldayarak gider. Son kişi yüksek sesle söyleneni tekrarlar, ortaya çıkan gerçekten çok farklıdır. Necip Fazıl’ın eserlerini yıllardır okumadan kulaktan kulağa aktaran gençlik hareketlenmeler de aynı oyunda olduğu gibi gerçeklerden yavaş yavaş uzaklaşmaya başladı. Necip Fazıl’ın yalnızca adını kullanıp dizelerini kendi ideolojik tartışmaların da bayrak olarak kullanmaya başladılar. İdeolocya’yı anlamadan ideoloji ye zemin hazırladılar.İdeolojiyide okumadılar, ideolocya’yı da okumadılar.

Abdülaziz Çekirge

Bilgiden Uzak cenahlarımıza sirayet eden yalnızca şairimizin adı ve birkaç dizisi kaldı. Bu birkaç dizide slogan olarak gelmeye başladı. Bir kesim yalnızca bu amaçlarla kullanıldı durdu.

Hal böyle olunca ortaya başka bir tartışma alanı çıktı. Necip Fazıl ismi ideolojik tartışmalarda silah olarak kullanılmaya başlayınca, karşı tarafta bir antipati oluşturmaya başladı. Koskoca Necip Fazıl’ın şairliği tartışılmaya başlandı. Kimi “kendine yazık etti“ şeklinde cümleler kullanırken, kimi Necip Fazıl’ın hiçbir zaman iyi bir şair olmadığını dillendirmeye başladı. Sadece vezni ile şair olunmayacağını belirtenler, şairler arasında kıyasıya yarış yaptırmaya başladılar. Hayatında bir dizelik yazı yazmamış adamlar şiir eleştirmenliği yaptılar ideolojileri adına.

Ancak o devirler geride kaldı artık. Ülkenin karanlık zamanlarını anlamak adına karşı cephede de Necip Fazıl’ın da eser gerçeklere ulaşılmayacağı yüksek sesle tekrar edilmeye başlandı. Kim ne derse desin, Necip Fazıl Kısakürek yaşadığı döneme ve sonrasına imzasını atmış büyük bir şair, büyük bir İdeolog. Bugünü anlamak için dünü bilmek gerekiyorsa, dünü bilmek için de Necip Fazıl’a kulak vermek gerekiyor. Nerede olursanız olun!

 

 

Abdülaziz Çekirge          

www.musabyasirozen.com.tr

Musab Yasir Özen

NECİP FAZIL KISAKÜREK VE BÜYÜK DOĞU / Musab Yasir Özen

 

NECİP FAZIL KISAKÜREK VE BÜYÜK DOĞU

Musab Yasir Özen

Baharın ilk çiçeğiydi o, kardelen’ di. Karı deldi, soğuk rüzgâr ve tipiye rağmen dimdik ayakta durdu ve büyüdü. Yeni Kardelen’ler için zemin hazırladı, gecenin karanlığında Necip Fazıl‘dan bahsediyoruz, ilk defa İslam diye haykıran milletin bilinçaltına hapsettiği değerleri ortaya koyan ilk ve en cesur şair ve yazardır. İslam adına kaybettiğimiz ne varsa hepsine gönülden talip bir şair. Kılıçtan keskin kalemi ile zehir gibi diliyle küfrün buz dağlarını nefesiyle eritmeye başlayan şairdir. Bütün çilesi ve derdi bu milletin “OH” diyebil baharı başlatmaktı. O kalabalıklar coşturmakla memurdu. O zamanın ihtiyacı da zaten o idi insanların ilimden ziyade fikre ve dava şuuruna ihtiyacı olduğu bir dönemdi.

Musab Yasir Özen

Necip Fazılın zamanı tam bir adam kıtlığının yaşandığı zamandı. Zira milletin çoğu Avrupa tarzında akımları benimsemiş, İslam’ı benimseyen az bir kısım insan ve Anadolu’nun bilinçsiz ve şuursuz köylü evlatlarından ibarettir. Necip Fazıl bu hakikati şöyle ifade edecektir, sen yürü! Arkamdan kimler gelecek! Bu kinaye söz aslında arkasından az kişinin geldiğini göstermektedir. bu sıkıntısı yaşadığı bir dönemde mahkemeye düşmektir. Onu dinlemek için gelen üç üniversite öğrencisi olduğunu görür. Eve dönmeyi beklemeden mahkeme koridordaki telefondan eşi Neslihan Hanım‘ı arayıp koridorları inleten bir çığlıkla neslihan görmeliydin, bütün üniversite öğrencileri arkamdaydı. İfadesi aslında insanın ne kadar az olduğunun bir ifadesi, Necip Fazıl’ın o gençleri çok büyük telakki etmesi bunun göstergesidir. Herkeste olduğu gibi Necip Fazıl’ın da insan olması hasebiyle ve kötü akımlara maruz kalması sebebiyle hataları çöktü Rabbimiz affetsin. Ama o günahlarım var deyip durmadı, yılmadı, hapis gördü ama yine de bırakmadı. Çocukları Mehmet ve Ömer’e süt parası dahi alamadığı günler oldu ve yine bıkmadı. Hala yaptığı işler, yazdığı kitaplar ve şiirler okunmaya devam ediyor.

Necip Fazıl

Müslümanlara hep imanı aksiyoner bir şekilde yaşamayı karşılayan temasıyla müslüman‘ların ezilmesini ya da kendilerini kenarda kalmış hissetmelerini önlemiştir. O, sessizliğe Boğulan müslüman‘ların sesi olmuş, kenarda kalan ve pısırıklaşan müslüman‘ların ayağa kalkıp cesaretlenmesine vesile olmuştur. Eğer araştırırsanız göreceksiniz ki Necip Fazıl gece gündüz ibadet eden değil, tam aksine ibadetlerini  tam bir kimlik olarak Ortaya çıkmaktadır. Bu ahlak yapısı onun davası savunmasını hiç ama hiç aksatmamıştır. Ayrıca bizim de bir ön yargı sahibi olmamızı gerektirmez. Zira ibadet kul ile Rabbi arasındadır. ayrıca vefatına yakın beni sevenlerin adıma iki rekat namaz kılsınlar. Şafii mezhebinde caizdir. Dediği rivayet edilir. Bu üstadın günahlarından pişman olduğunun açık bir beyanıdır.

Necip Fazıl Kısakürek

Takriben 30 yaşına kadar hayat üstü bir hayat arayışıyla ve birini arayarak ömrünü geçirmiş ama ne bahem’likte Ne Arap atına binmede ne de evindeki dekor da bunu bulmuştu. Nihayet bir gün çalıştığı bankadan çıkıp hayriye vapuruna bindi ve bir adam karşısına oturmuş gözlerini ondan hiç ayırmıyordu, ve kalkıp giderken ona büyük vaadin randevu adresini veriyordu. Ağa cami her cumaya gitti ve o adamı hayatı boyunca bir daha hiç görmedi. Hızır tavırlı bu adam, onu dehlizlerden beraat ettirip güneşin sımsıcak özgürlüğüne giden istasyonun adresini vermişti. O camiye gidip ilk karşılaştığında gözlerinin içine bakmış ve görünenin ötesini gören o gözlerinin içindeki Derya’ya kendini bırakıvermişti. İşte İslam’a namzet oluşu ve kendini İslam’a adayışı işte böyle başlamıştı. Kendini Abdulhakim Arvasi hazretleri’nde bulmuştu. O zamana kadar geçip giden hayatı işte bu buluşma anını beklemenin doğum sancılarıyla dolu bir hayat ruhunun putları bir Sarsılış’ta yerle bir olmuş ve her şeyi kaybetmiş ama Allah’ı kazanmıştı.       

Diz çök ey nefis önümde diz çök

Heybem hayat dolu deste ve yumak,

Sen bütün dalların birleştiği kök

Biricik meselem sonsuzu bulmak.

İşte şiir‘inde yazdığı sonsuzu bulmak aslında onu 30 yaşında bulmuştu. Bundan sonra çıkardığı Büyük Doğu dergisi rejimin tüm putlarına kafa tutmaktadır, ve yine hapis ve özlem geri kalan acılarla dolu hayatının neredeyse tamamını hapiste geçirir. Düşündükçe insanın içini burkan bir evlat ve bir eş acısı zindanlarda geçen bir hayat. hayatını İslam’ın baharı uğruna kısa kısa çeviren bir adamdır.

 

  Musab Yasir Özen 

www.musabyasirozen.com.tr

 

error: İçerik korunuyor !!!