KUDÜS

BEDİR RUHUNDAN GAZZE’YE

Beşinci asırda dünya karanlık ve buhran içerisinde, zulüm zirvede, Avrupa’da engizisyon mahkemeleri kadınları cadı diye giyotine vurup, bilim adamlarını canlı canlı kazıklarda yakıyordu. Çocukların ve kadınların hiçbir insani hakkı yoktu, köle olarak alınıp, satılır keyfi olarak öldürülürdü. Kilise din adı altında istediklerinin mallarına el koyar, İstediğini de zenginleştirirdi. Avrupa kıtası bu zalimliklerin altında perişan bir durumdaydı. Bugün Orta Doğu diye bilinen Arap yarımadasında durum pek de farklı değildi, adeta cahilliğin ve zulmün doruklarını bir kültür olarak yaşıyor, yaşatılıyordu. Kadınlar pazarlanıyor, bir eşya misali kullanılıyor, doğan kız çocukları bir utanç eseri olarak algılanıp diri diri toprağa gömülüyor, riba, faiz ticarete bulaşmış, Kavimler arası korkunç kan davaları almış başını gitmiş, adalet mefhumu sadece güçlü olandan yana, kölelik ve cariyelik son derece normalleşmiş, vicdanlardan katranlaşmış, gözler körelmiş, akıl dumanlaşmış bir hal içindeydi. Tüm insanlık bir ceset misali ruhunu arıyor karanlıklara bulanmış vicdanlar ışığa muhtaçtı…

Üstad Necip Fazıl’ın deyimiyle çöle bir Nur teşrif etmişti. Yıl 571, kainatın yüzü suyu hürmetine yaratıldığı, Fahri kainat efendimiz Resulullah (s.a.v) yeryüzünü kutlu doğumuyla şereflendirmişti. 40 yıl daha dünya sahnesi boşluktaydı, zulüm sürmekte, insanlık çaresizlik içerisinde Kıvranmak taydı. Tekgöz bir evde 30 metrekarelik bir ortamda “İslam davası“ mevzusu başladı. Bir çocuk, iki erkek, bir kadın ve gök dolusu melek kalabalığı ordular ordular görünmeyen ordular, gizli davet çığırı… Sayıları 40’a doğru ve bütün bunlar arasında karanlığı çakı ucuyla kesen en zevkli helezonları çizen ışık Nakışları öğren minicik fakat kıvılcım kuvvetinden yana biricik ateş, peygamber yeğeni” Ebu Turab lakaplı Ali... Mevzunun daha fazla ilerleyebileceğini sanmadıkları bir tuhaflık gözüyle ve ahmakça baka kalan mankafalar. Sağ elime güneşi sol elime kameri verseler de bu davadan vazgeçmemi isteseler, ben öleceğimi bilsem yine dönmem sözüyle liderse lider, önderse önder Peygamberse peygamber… 

Ben Resulüm

Herkes dondu çıt yok

İçlerinde en küçük Ali

Hz Ali ayağa kalktı

Allah Resulü onu oturttular

Bir daha kalktı

Bir daha oturtuldu

GAZZE

Üçüncüsünde Allah’ın Resulü elini Ali’ye uzattı. Ali topluluğa haykırdı. Bu mecliste yaşça en küçük olan benim. Belki vücudum küçük, kollarım cılız, bacaklarım sıska, ama bu halimle ben yine size yardım etmeye hazırım. Haydi davranın, herkes taptığı putlardan farksız, hareketsiz mankafa, İslam’ın aksiyon bayrağı bunca olgun ve pişkin insan arasında toy ve zayıf bir çocuğun elinde…

Bedir Gazvesine doğru 313 sahabi yola çıkar zayıf ve güçsüzler, okuma yazmaları yok, yoksullar, toplumda bir ağırlıkları olmayan kimseler, gözler onları basit görüyor, elbiseleri yırtık, Çarıkları söktü, kılıçlarının Kapları eskiydi… Ne akılla, ne akılsız, hesapsız, çıkarsız ölüm ötesi bir inanç ve kararlılıkla, sayıca kendilerinden On kat fazla tam donanımlı ve tecrübeli bir orduya karşı, Ya Rabbi; Bu topluluğu da helak edersen, sana yeryüzünde ibadet edecek toplum kalmayacak davasına muhatap “şanlı bedir aslanları yürüdüler. Bu öyle bir kutlu yürüyüş ki Allah davasının ilk sorumluluğuyla yeryüzündeki ilk İslam Savaşı, ilk fiili mücadele ve ilk şehitlik mertebeleri, ilk dökülen kan Her şeyin ilki… Bu fedakarlığı ve inanca karşı kayıtsız kalmayan Allah orduları sağ cenahta 3000 melek sol cenahta 3000 melekle büyük İslam tarihimizdeki ilk zafer…

FİLİSTİN DAVASI

Kutlu ve kutsal tarihimize yaptığımız bu yolculukta inanmışlığın ve itaatin önderliğinde insanların nice azlarla Çok lara galip geldiğini küffarı bozguna uğrattığını bir kez daha hatırlamış olduk. Hakikat meydanında karıncaların filleri yere çaldığını bir kez daha anlaşılmış oldu. Bedir de gösterilen bu tavrın ve inancın Allah‘ın da yardımıyla nasıl bir zafere çevirdiği apaçık ortada iken, günümüz İslam toplumlarında ki Ruhi sönüklük, Çaresizlik, başıboşluk, uyuşmuşluk, hadbinlik neticesinde bugünlerde “Gazze” tonlarca bomba ya, binlerce füzeye muhatap bir halde perişan, garip, boynu bükük halde… Adeta çoluk çocuk, yaşlı, kadın evlerinde saklandıkları bir köşede tepelerine düşecek füzeyi beklercesine gelecek ölümü titreyerek bekliyorlar. Yaklaşık 2 milyar Müslüman ve bağlı oldukları devletler sessiz, Kör ve sağır. Yazımızın başında yaptığımız ufak tarihi yolculuğa değinecek olursak, insan düşünmeden duramıyorum acaba 20. asırda teknolojinin ve çağının zirvesini yaşayan insanlık beşinci asırdaki olanak ve imkanlardan daha mı geride de Bu büyük zulme ses çıkaramıyor. Tek yaptıkları halkların gazlarını alırcasına meydanlarda şiir okuyup, bayrak sallatmak olan devletlerin bugün uluslararası siyaset gereği düştükleri bu durum sizce kabul edilebilir bir durum mudur?

FİLİSTİN'E ÖZGÜRLÜK

Dış siyaset veya uluslararası politika gereği 20. yüzyılda dünya devletlerinin sadece çıkarları ve menfaatleri uğruna  uyguladıkları bir dünya Siyaseti var. Prensipler yok, yalnızca olaylar var. İyi ve kötü yok, yalnızca şartlar vardır. Devlet başkanları onlara rehberlik etmek için olayları ve şartları benimser. Gömlek değişir gibi tavırlar, ilişkiler değiştirilir. Ve netice itibari ile devletler kendi varlıklarını ekonomilerini, dış ilişkilerini, Haklarını korumuş olurlar. Ülke yönetimlerin bu davranışları da ülke aydınları tarafından övülür. Çeşitli kanallarda dış politikada çok iyiyiz, güzel gidiyoruz, idare ediyoruz… Gibi sözler söylenir. Oysaki dini ve insani açıdan baktığımızda son 25 gündür Gazze’de yaşananlar, katliam ve zulümler karşısında yapılması gereken neydi? Ne olmalıydı? Müslüman olup kültürüne, tarihine son derece bağlı bir ülke olarak bu suskunluğumuzun altında yatan nedenler nelerdir? Geçmişte Bedir de Sergilediğimiz o şanlı ruhla bugünkü duruşumuz arasında neler değişmiştir?

Asırlardır süren doğu-batı mücadelesinin 21. yüzyılda ki başlığı olan “Filistin davası“ bugün mazlum ve mağdur, milyonların ahları ve inlemeleri kimseyi yeterince ilgilendirmiyor. Müslüman toplumlar üzerinde çok ciddi bir uyuşukluk hakim, özlerini, tarihlerini ve değerlerini unutmuş kitleler söz konusu. Oysa ne diyor hadisi şerif de “Her kim kendisi için istediğini mümin kardeşi için istemedikçe tam olarak iman etmiş olmaz“ bugün bu ruh ölmüş tür. Gazze’de kadın, yaşlı, çocukların üzerine düşen tonlarca bomba, füze bugün bizlerin evlerine, ocaklarına Düşseydi, acaba hangi duygular içerisinde olurduk. Ve böyle giderse Orta Doğu‘daki kan durdurulmazsa elbet sıra Türkiye’ye de gelecektir.

Türkiye (Adana, Adıyaman, Afyonkarahisar, Ağrı, Aksaray, Amasya, Ankara, Antalya, Ardahan, Artvin, Aydın, Balıkesir, Bartın, Batman, Bayburt, Bilecik, Bingöl, Bitlis, Bolu, Burdur, Bursa, Çanakkale, Çankırı, Çorum, Denizli, Diyarbakır, Düzce, Edirne, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Giresun, Gümüşhane, Hakkâri, Hatay, Iğdır, Isparta, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Karabük, Karaman, Kars, Kastamonu, Kayseri, Kilis, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Kocaeli, Konya, Kütahya, Malatya, Manisa, Mardin, Mersin, Muğla, Muş, Nevşehir, Niğde, Ordu, Osmaniye, Rize, Sakarya, Samsun, Şanlıurfa, Siirt, Sinop, Sivas, Şırnak, Tekirdağ, Tokat, Trabzon, Tunceli, Uşak, Van, Yalova, Yozgat, Zonguldak)

Siyonizmin hedeflerinde olan bir ülkedir. İsrail’in vadedilmiş topraklar görüş ve zihniyeti Türkiye’yi de kapsamaktadır. Bu nedenle “Filistin davasıTürkiye’nin kırmızı çizgisidir. Mutlak suretle başkenti Kudüs olan Filistin devleti kurulmalı ve Yahudi mezalimine dur denilmelidir. Türkiye devleti ve milletleri ile her daim Filistin davasının destekçisi ve savunucusu dur. Filistin özgür olmalı ve sonsuza kadar özgür kalmalıdır.

Büyük Doğu Marşı

Allahın seçtiği kurtulmuş millet!

Güneşten başını göklere yükselt!

Avlanır, kim sana atarsa kement,

Ezel kuşatılmaz, çevrilmez ebet.

Allahın seçtiği kurtulmuş millet!

Güneşten başını göklere yükselt!

Yürü altın nesli, o tunç Oğuz’un!

Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun.

Nur yolu izinden git, KILAVUZ’un!

Fethine çık, doğru, güzel, sonsuzun!

Yürü altın nesli, o tunç Oğuz’un!

Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun.

Aynası ufkumun, ateşten bayrak!

Babamın külleri, sen, kara toprak!

Şahit ol, ey kılıç, kalem ve orak!

Doğsun BÜYÜK DOĞU, benden doğarak!

Aynası ufkumun, ateşten bayrak!

Babamın külleri, sen, kara toprak!

Necip Fazıl Kısakürek (1938)

Musab Yasir Özen

www.musabyasirozen.com.tr

MESCİDİ AKSA

İSLAM ALEMİ

İslam alemi bugün politik ifadeler ve yardım tırlarından başka Gazze hakkına, Filistin ülkesinde akan kanın durdurulması için ne tür bir yardım veya icraat yapması gerekiyor. İlk kıblemiz olan mescidi aksayı korumak için şehit olan Müslüman kardeşlerimiz için İslam alemi sadece Yemen’den atılan üç bombayla mı kalacak. Orta Doğu olarak adlandırılan yer İslam alemin kalbi değil mi, sadece kendi ülkemiz adına söylemiyorum. Bugün hangi iki Müslüman devleti samimi bir şekilde araya geldi soruyorum size savaşın 1947’de başladı filistin de bugün metre kareye altı insanın düştüğü Gazze şehrinde Müslüman kardeşlerimizin üzerine bomba yağmakta, biz İslam alemi olarak sıcak yataklarımızda uyumaktayız.

Oysa bugün yapmamız gereken tam da Kalu belada göğsümüzü emanet edilen imanın, kalbimize emanet edilen ihsanın, aklımıza emanet edilen idrakin gereğini yapacağız. Bu idrak, iman ve ihsanın gereğini bir an önce yapmalı, zulme sessiz kalmamalı. Kelime-i şehadet getirerek Allah celle celalühu Emri gereği şehit olmalıyız. Tabii ki bugün İslam âlemini ele alırsak araya fitne, mezhepçilik, bidatlar eklenerek parayla saltanat sürenlerinin Uydurmalı sistemi sürüyor. Bugün Siyonistler yani Yahudiler nasıl Tanrı’nın bir olduğuna iman Edip kendi sonlarının yüce kitabımız Kur’an’ı Kerim’de yazılan gibi olacağını bildiği için ABD ve İngiltere’yi de yanına alarak tüm dünya gözü önünde katliam yapmakta. İslam âleminin korkaklığını ve sindirilmişliğini izlemek tedir.

GAZZE

Beni İsrail kendine gelen tüm peygamberleri şehit Edip yok olmak üzereyken Adolf hitler in nasıl öldürmediğim her Yahudi için günü geldiğinde bana küfür edeceksiniz lafını unutmayalım. Yavuz sultan Selim mısıri fet ettiğinde tüm Yahudileri öldürüp kaçanları da yakalayıp askerlerini emrederek ayakları kırılıncaya kadar uzaklara sürün demesini unutmamış bir halk kendilerini tüm insan kanlarından üstün gören Allah celle celalühu tarafından lanetlenmiş ve sonunun gelmesini bekleyen elbette Allahın emri yerine gelecektir şüphesiz ey İslam alemi yeni bir Selahattin mi bulacağız yoksa Mehti aleyhisselam gelmesini bekleyeceğiz, zafer İslam’ındır. İslam alemi Suud halkı Araplar uyanın, Umman, Ürdün, Katar, İran, Irak, Yemen, Bahreyn, Lübnan, Suriye, Türkiye, Azerbaycan, Bae Kısacası İslam Alemi dünyevi hırslarınızı bırakın. Saddam Hüseyin ben İsrail’e 39 tane füze attım, 40.’yı atacak birisi yok mu gerçekten yok mu, İslam alemi insan doğar ve ölür hani argoca bir laf olacakta Nerede inceldiyse oradan kopsun, inceldi ve koptu bu katliama sessiz kalan herkes en az İsrail kadar sorumludur. Mitinglerle olmaz icraat lazım. Bu dünya çaçasıyla ahirete nispeten zindan hükmündedir. Hadisi şerîfini unutmayıp gereken icraati İslam alemi olarak gerçekleştirmek zorundayız. Bu ayeti kelimede İsrail oğullarının laneti apaçıktır. “ONLARA,” Yeryüzünde fesat çıkarmayın denildiğinde zaman, “biz ancak ıslah edicileriz.” derler. İyi bilin ki, asıl bozguncular kendileridir, lakin farkında değillerdir. ( 21 BAKARA 2/11-12)

30 Eylül 2023’te TBMM’de konuşan Saadet Partisi milletvekili Birol Aydın’ın 12. kalkınma planı’nda yaptığı tüm konuşmalar duygularıma tercüman olmuştur. Helal olsun diyorum konumuza değinmeye devam edelim. İsrail tüm insanlığın gözleri önünde soykırım yapmakta yapmaya devam edecektir, pekala İslam alemi yaptığı mitinglerle diplomasi trafikleriylemi kurşun atmakta, İsrail yoksa atılan roketleri engelleyebilmektedir. TV programlarındaki gazeteciler, proflar, güvenlik uzmanları, eski bürokratlar lafla olmaz diyorlar evet olmaz ne yapacağız savaşacağız, İslam alemi savaşmak zorunda fiilen bu olmak zorunda yoksa Müslüman kardeşlerimiz şehadetlerimizi izleyerek ve her gece uyuyacağız, olmuyor İslam alemi olmuyor böyle sessiz çığlıklarla olmuyor olmaz bunların hiçbirinin Tutma şansı İsrail zulmünü durdurma şansımız yok.

FİLİSTİN

İslam aleminin tek yapması gereken Allah celle celalühu güvenip sonra da kendisine güvenip imanla yarın Rabbinin karşısında tezellüldür, huşu, Hudu, yetenekleri ile sağlam bir duruş sergileyecekse Sulh ve silm kelimeleri yaşayamıyorsa İslam Allah dinin emrettiği gibi cihat etmek zorundayız. İslam alemi olarak İslam alemi toplumunda “içerdeki kurt“ durumundaki münafıkların derdi ise kendi canlarını emniyete almak için gölgesinde yaşattığı Ümmetin geri kalanının güvenliği umrumda değildir. “ Diğerlerini de sizden ve kendi kavimlerinden güvende olmayı istiyor bulacaksınız NİSA , 4/91 Bu ayeti kelimede İsrailoğulları’nın atalarına ve şimdiki çocuklarının Allahu Tealanın bize bir uyarısıdır. Bizim dinimizde vefasızlık yoktur. Yeterki biz İslam alemi olarak Cihat’a cehd edelim. Allah celle celalühu bizlere bir çıkış yolu gösterecektir. Kudüs İslam âleminin yurdu mescidi aksa ilk kıblemizdir. Kuranı Kerim’in BAKARA SURESİ 2/114 Allah’ın mescitlerin de onun adının anılmasına engel olan ve onların harap olması için çalışandan daha zalim kim olabilir? Artık İslam alemi için vahdetini kurtarma vesilesidir. İslam alemi içindeki Ümitsizlikten kurtulmalı aramızdaki birlik ruhunu yansıtmalıyız.Bizlere düşen her daim mazlumun, Mahrama, mahsuma yardım etmektir. Nitekim peygamber efendimiz sallallahu Ali vesellem hadislerinde ( EBU DAVUD ) İnsanlar bir zalimi görürler de onu zulmüne engel olamazlarsa, Allahın onları genel bir azaba uğratması kaçınılmazdır. Bir an önce bu zulme son verilmeli verilmeyeceği de belli artık tüm İslam alemi olarak bir karar alınmalı ve bu zulme ve soykırıma son vermek için harekete geçmeliyiz.

Hey şehadet sen bir çığlıksın, nesillerden nesillere aktarılan.

Yusuf İslam Burhan

www.musabyasirozen.com.tr

Uyan İslam Ümmeti Mazlum Gazze İçin Uyan

Uyan İslam Ümmeti Mazlum Gazze İçin Uyan

Gazze mazlum, Gazze aç, Gazze susuz, Gazze katlediliyor. Nerdesiniz ey krallar, ey ağalar, ey paşalar Dünyanın gözü önünde mazlum ümmet diye, mi ilk kıblemiz için vatan toprağı namusu için direnişinden dolayı soykırıma uğruyor. Bugün uyanmayacaksınız da ne zaman uyanacaksınız. Ayağa kalkıp birleşeceksiniz artık bu sistemi yöneten küresel güce Siyonist ittifaklara baş kaldırmayacaksınız da ne zaman baş kaldıracaksınız. Biz ki komşusu açken tok bile yatmayı Öğreten bir dinin, ümmetin mensupları iken gözümüzün önünde 100 senedir tüm imkansızlıklara, yoklukları rağmen göstermiş oldukları direniş harikası bir halkı Filistin halkını katlediyorlar. Ey Müslüman liderler siz ne yapıyorsunuz siyasi ve farklı bedel ödememek için şiddetle kınıyoruz. İhtilale davet ediyoruz gibi çeşitli söylemlerinden başka bir şey yok bilmiyorsunuz ki katliam yapmadan durmayacaklar. Bu söylemlerin hiçbir anlamı yok Şer ortakları Okyanus üzerinden gemi floraları savaş uçakları Gazze’ye gönderiyorlar. Tüm Müslüman ülkelerine adeta meydan okurcasına Siyonistlerle beraber olduklarını söylüyorlar ve medyada bile aba altından sopa gösteriyorlar karışmayın diye. Gizli görüşmelerdeki söylemleri pazarlıkları tahmin etmek zor değil. İşid gibi İslam la alakası olmayan bir örgütü kurup İslam’a Müslümanlara verdikleri zararın tarifi bile mümkün değilken buna rağmen ilk etapta bu örgüte verilen destek cihatçılardan tutun tüm güç odaklarına kadar Bugün hak dava olan Filistin mücadelesinin davasına verilmiyor. Gazze katlediliyor bu katliam başladığından belli saraylarında köşelerinde çok yıldızlı kral daireleri, otellerinde Ye kürküm ye sofraları kuran Müslüman liderleri sorarım, özel hazırlanan, özel yetişmiş mahsuller den Şeflerin yaptıkları yemekleri yerken hiç aklımıza geldi mi Gazze. Çocukları mazlumları? Burada reel politik bir yorum yapmak gerekir ki uluslararası ilişkileri ve şu anki dünya sisteminin %70’i bu katliamı yapanlar tarafından yönetilmektedir.

Bu sisteme olan bakışlar menfaatler siyasi çıkarlar doğrultusunda pasif kalmaktadır. Üçüncü Dünya Savaşı veya daha büyük bölgesel savaşlar çıkmasını kesinlikle istememekteyiz, ama bu gidişata da kararlı bir şekilde dur demesini beklemekteyiz.

İslam aleminde Müslüman ülkelerde de bu kadar güç fazlasıyla mevcuttur, işte sorun da burada bunun yapılmaması bedel öderim veya ödetirler koltukları iktidarlara gider korkularıyla pasif kalıp hareket edilememektedir. Tüm farklılıkları mezhepleri, hasımlıkları yani her şeyi bir tarafa bırakıp tüm İslam alemi bir olarak ve diğer destek veren devletlere tek vücut tek yürek olup karşılarında durulursa bu zülüm son bulur, hatta zulme uğrayan Müslüman olsun olmasın dünyanın neresinde olursa olsun mazlum hakları için kurtuluş olur. Tüm dünya değişir. Buradan Müslüman olmayan ama Müslüman ülkelerinden daha çok tepki veren Siyonizm e destek Vermeyen ülkelerin liderlerine ve haklarına.

Bir özgür Filistin sevdalısı gönüllüsü olarak teşekkür etmek isterim…! Yazımın son bölümünde belirtmek isterim ki; Hamaslı kardeşlerimizin yapmış olduğu saldırının başında sivil, kadın ve Siyonizm le alakasız kişilerle birlikte anlayabiliyoruz, sahada makul görülebilecek hatalardır ki yıllardır taşla sopayla fosfor bombalarına bile direnen Siyonist hapisanelerin de esir olan Filistinli kadınlara, çocuklara, masumlara akıla lmaz işkenceleri, eziyetleri tarifi mümkün olmayan insanlık dışı zulümleri yaşayan bir halkın esir olan kardeşlerini  hapishanelerdeki masumları kurtarmak için şu anki yaşayan katliamda koz aracı olarak kullanmak amaçlı yapılmış mazur görülebilecek Bir hata olarak görmek gerekmektedir. Ama ne yazık ki bir hayatı yıllardır yapılan zulmün en aşağılık davranışların görmezden gelerek örtülmesi için fırsat bilip öyle propaganda yapılmaktadır. Şu anki soykırımın bahanesi olmaktadır. Bir de en acılarından birisi de Müslüman devletlerin kendi çıkarları için vermedikleri desteğin bahanesi olmaktadır ki Yıllardır bu hatanın tarif edilmeyecek derecede ağır zulmünü yaşamış ve yaşamakta olan bir halka son olarak Siyonist olmayıp dinimize düşmanlık etmeyen Yahudi halkına seslenmek istiyorum. Tarih boyunca uğradığımız tüm soykırımlarda size İslâmiyet in doğuşundan belli, o çağın egemen Müslüman devletleri ve halkı sahip çıkmıştır. Bu devletlerde özgür barış içinde hiçbir zulme kısıtlamaya maruz kalmadan yaşamışsınızdır. En yakın tarihten örneğin Nazi Almanya sı 1492 İspanyasından ve belirtmediğim eski çağlardaki uğradığımız katliamlar da soykırımlarda hep Müslümanlar kurtarmışlar. Kurtarmak için mücadele etmişlerdir, şu anki gibi bir gücümüz yokken şimdi siz bu soykırıma sessiz mi kalacaksınız. Size asla zülüm etmemiş bir halka Siyonist, faşist devletimizin yapmış olduğu bu katliama dur demeniz sizin Şeref namus borcumuzdur.

Yazıma son verirken Rabbim her daim Filistin mücahitlerinin yar ve yardımcısı olması dileklerimle Allaha emanet olun…!

Selam olsun Özgür Filistin halkına, selam olsun hak yolunda Savaşan şehit olan Filistinli Mücahit’lere…

Emrah Sağlık / 14/10/2023

                                                                                              www.musabyasirozen.com.tr

error: İçerik korunuyor !!!