BİR ADAM VE BİR GENÇLİK NECİP FAZIL KISAKÜREK

BİR ADAM VE BİR GENÇLİK NECİP FAZIL KISAKÜREK

BİR ADAM VE BİR GENÇLİK NECİP FAZIL KISAKÜREK 

Musab Yasir ÖZEN

Hakikat ışığının içeri girmesine müsaade etmeyen bir pencere ve o pencerenin ardında çırpınan, çile çeken, boşluğun farkında olan ama neyin boş olduğunu bilmeyen kavrayabilmek adına beyni yırtılırcasına düşünen bir adam

Fikir paltosuyla bir tutmuş batılı eriten ve bir su gibi akıllardan akıp gitmesini sağlayan, emekleyen, sürüklenen bir adam

Bir Fikir adamı,
Bir dava adamı Necip Fazıl Kısakürek.

Ömrünün çeyrek asırdan biraz fazlasını hakikat ışığından yoksun geçirmiş, her bitkinin yaşadığı sonbahar evresini o ilkbaharında yaşamış ve beynini yarıp içerisinden öz beynini çıkartana kadar; ileride gideceği ve nesilleri sürükleyeceği istikametin tam zıddı yönde hareket etmiştir.

Evdeki Seyyid Abdülhakim Arvasi Hazretleri ile tanışıncaya dek. Onunla tanışıncaya kadar bohem hayatı yaşayan şair, büyük zat ile beraber kendisini büyük bir inkılabın içerisinde bulmuştur.

Göz aynı göz ama artık görülen farklı,

Kulak aynı kulak ama artık duyulan farklı,

El, kol, ayak dışta,

Beyin, kalp, akıl içte.

Hepsi olduğu yerinde duruyor ama artık hepsi farklı çalışmakta. Hepsi eski hayatlarını çöpe atmakta ve yeni bir yolculuğa çıkmakta. Hepsi farkın esrarını yaradanın farkına varmakta.

Öncesinde şair sonrasında ÜSTAD.
ÜSTAD beyninde çakan şimşek ve efendisinin kendisinde bıraktığı ilk izlenimi şu satırlarla ifade ediyor.

“Bana yakan gözlerle, bir kerecik baktınız;

Ruhuma büyük temel çivisi çaktınız!”

Çakılan çivi ruh inşasının ilk kademesini oluşturmaktadır. Artık bambaşka bir Eda’ya bürünen üstad hakikat ışığını engelleyen pencereyi söküp atmış, o ışıktan olanca gücüyle faydalanmaya çalışmış ve de bu ışığı tarife girişmeye kendisine borç edinmiştir.

Değişim kendini gösteriyor, Fikir yerinde durmuyor. Sanat kuşunu ustalıkla evcilleştiren üstad istediği dala konduruyor. Sanat arısıyla istediği çiçekten bal alıyor. Sanat onun elinde inceliklerin inceliğine ulaşmak maksadıyla kullanılan bir araç, kendileri ifade ediyor;

“Anladım işi sanat Allah’ı aramakmış, Marifet bu, gerisi yalnız çelik-çomakmış”

Dava, dava ve dava
Davanın kalesi Büyük Doğu. Düşünce kıyafetlerinde ilericilikte gerici bedeni kullanan, isimlerini düşündüğüm an aklımın bana cephe aldığı, isimlerini yazma niyetine giriştiğim an parmaklarımın yazının devamını getirmeyeceğini belirttiği, netice itibari ile alçaklığın bile yanlarında yüksek kaldığı kişiler defalarca Büyük Doğu’yu bombardımana tutmuş, yapılmak istenen çalışmalara set kurmaya çalışmış, adi ideoloji kıyafetlerini giymelerine engel olan ve çırılçıplak ortada kalmalarına sebebiyet veren üstadı engellemeye çalışmışlardır. Bazen kendilerince başarıya ulaştıklarına dair ipuçları elde etseler de nihai olarak amaçlarına ulaşamamış ve üstadı susturamamışlardır.

Musab Yasir ÖZEN

Davası olan insan dertsiz olmaz cümlesinin birebir izlerini taşıyan üstad yanlış yolda bulundukları her halinden belli olan dönemin siyasilerini çekinmeden eleştirmiştir. Eleştirdikleri arasında yalnızca siyasi kişilikler değil edebiyat dünyasının önde gelen isimleri de mevcuttur. Onun için önemli olan hakikat ve hakikate ters düşen en yakın dostuna bile göz kırpmadan tenkit. Bu yüzdendir ki hakkında bir çok dava açılmış yıllarca hapsi istenmiş bazı dönemlerde kendisi alıkonulsa da Fikri asla hapse atılmamış, alıkonmamıştır.

O geleceğin inşasında kilit taşın gençlik olduğunun farkındadır.

Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin ,kininin, kalbinin davacısı bir gençlik

“Kim var?” Diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan fert fert ben varım!“ Cevabını verici, her ferdi almadığım yerde kimse yoktur!“ Fikrini besleyici bir dava ahlakına kaynak bir gençlik

Necip Fazıl’ın istediği ve tutmaya başlayan gençlik mayası budur. Budur ki o maya ileride yani günümüzde tuttuğunu ispatlarcasına karşımızda tazahür etmektedir, etmeye de devam edecektir.

Onu tanıma gayretine dahi girişmeyen, o mükafata erişenler sadece şairane yönünde bildikleri bilgiler hem büyük bir onur ve kazanç hem de büyük bir ayıp ve kayıptır.

Kazançtır ki; üstada ait bir şiirin bile sırrına varabilmek kişiye çok şey katabilir ve farklı ufuklarda kendisine yardımcı olabilir.

Kayıptır ki; Necip Fazıl şiirin haricinde bir çok farklı türlerde eser vermiştir ve kişi o eserlerden mahrum kalmıştır.

Necip Fazıl’ı anlamak zordur, anlatmak daha da zordur. Bu yazı onu anlama ve anlatma noktasında yetersizin yetersiz ve buz dağının sadece görünen kısmıdır. Cahit Zarifoğlu diyor ya “Buz dağının görünmeyen kısmını yazmaya çalışıyorum” diye, asıl mesele de budur. Görünmeyeni anlatabilmek…

Necip Fazıl Kısakürek bir yol açmıştır ve o yolda yürümesi gereken gençler hayal etmiştir. Bizim yapmamız gereken o yolda yürümek, yoldaki tuzakları ortadan kaldırmak ve ardımızda tertemiz bir yol bırakmaktır. Dertlenmek, düşünmek, fikir paltosuyla gezinmektir yapmamız gereken..

Ne diyor ÜSTAD;
“Surda bir gedik açtık Mukaddes mi Mukaddes, Ey kahpe rüzgâr artık ne yandan esersen es!”

 

Musab Yasir Özen

www.musabyasirozen.com.tr

 

 

 

 

 

Necip Fazıl Kısakürek Abdulaziz Çekirge

NECİP FAZIL KISAKÜREK / Abdülaziz Çekirge

NECİP FAZIL KISAKÜREK

Abdülaziz Çekirge

Bundan asırlar önce başlayan hak ile batıl mücadelesinin 20. yüzyıla taşındığı yıllarda ortaya çıkan Büyük aksiyon adamıydı, Necip Fazıl Kısakürek. Tanıtım ve edebiyatın zirvesinde iken, öncesinde yaşadığı kendi tabiriyle bohem hayatı terk ederek yeni çizgisini belirlemiş sağlam adımlarla yön vermişti yaşantısına. Uzun yıllar boyunca geçen Çetin mücadelelerin kalemiyle ve Hitabetiyle cephesini Belirleyen bir komutanıydı. Zaman zaman kilitleri yönlendiren, zaman zaman tek başına mücadele eden, ama bıkmadan usanmadan devam eden, çizgisinden taviz vermeyen bir liderdi Necip Fazıl Kısakürek. Bugün konuşabildiğimiz, savuna bildiğimiz, yaşayabildiğimiz çoğu haklarımız, yıllar önce yaşanan bu mücadeleler esnasında ortaya çıkan gerçeklerden kaynaklanmaktaydı. Gerek Dizelerinden, gerek yazılarından, gerekse konferanslarından ortaya çıkan kıvılcımlar büyük yangına sebep olan ateşin kaynağıydı.

Büyükdoğu düşüncesi bir çok insanı harekete geçirmiş bir çok siyasi ve sosyal örgütlenme kendisine idol gelirlerken Necip Fazıl’ın eserlerini baş köşeye koymuştu. Gençlik hareketlenmeler ideolojik düşüncelerinin temellerinin de Necip Fazıl’ın ideolocyasından alıyorlardı. Hal böyle olunca Necip Fazıl’ın adı en ücra köşelerden bile duyulur hale gelmişti. Meşakkatli geçen yıllar, davalar, ideolocya dilden dile anlatılır olmuştu. “ dilden dile anlatılan olaylar, kulaktan kulağa oynayan çocuklar… “ Bu oyunu oynayanlar bilirler, bir düzeni insan sırasıyla oturur. Oyunu yöneten, ilk kişinin kulağına bir şey söyler, o gizlice yanındakine, o da yanındakine, son kişiye kadar fısıldayarak gider. Son kişi yüksek sesle söyleneni tekrarlar, ortaya çıkan gerçekten çok farklıdır. Necip Fazıl’ın eserlerini yıllardır okumadan kulaktan kulağa aktaran gençlik hareketlenmeler de aynı oyunda olduğu gibi gerçeklerden yavaş yavaş uzaklaşmaya başladı. Necip Fazıl’ın yalnızca adını kullanıp dizelerini kendi ideolojik tartışmaların da bayrak olarak kullanmaya başladılar. İdeolocya’yı anlamadan ideoloji ye zemin hazırladılar.İdeolojiyide okumadılar, ideolocya’yı da okumadılar.

Abdülaziz Çekirge

Bilgiden Uzak cenahlarımıza sirayet eden yalnızca şairimizin adı ve birkaç dizisi kaldı. Bu birkaç dizide slogan olarak gelmeye başladı. Bir kesim yalnızca bu amaçlarla kullanıldı durdu.

Hal böyle olunca ortaya başka bir tartışma alanı çıktı. Necip Fazıl ismi ideolojik tartışmalarda silah olarak kullanılmaya başlayınca, karşı tarafta bir antipati oluşturmaya başladı. Koskoca Necip Fazıl’ın şairliği tartışılmaya başlandı. Kimi “kendine yazık etti“ şeklinde cümleler kullanırken, kimi Necip Fazıl’ın hiçbir zaman iyi bir şair olmadığını dillendirmeye başladı. Sadece vezni ile şair olunmayacağını belirtenler, şairler arasında kıyasıya yarış yaptırmaya başladılar. Hayatında bir dizelik yazı yazmamış adamlar şiir eleştirmenliği yaptılar ideolojileri adına.

Ancak o devirler geride kaldı artık. Ülkenin karanlık zamanlarını anlamak adına karşı cephede de Necip Fazıl’ın da eser gerçeklere ulaşılmayacağı yüksek sesle tekrar edilmeye başlandı. Kim ne derse desin, Necip Fazıl Kısakürek yaşadığı döneme ve sonrasına imzasını atmış büyük bir şair, büyük bir İdeolog. Bugünü anlamak için dünü bilmek gerekiyorsa, dünü bilmek için de Necip Fazıl’a kulak vermek gerekiyor. Nerede olursanız olun!

 

 

Abdülaziz Çekirge          

www.musabyasirozen.com.tr

error: İçerik korunuyor !!!