Archives Kasım 2024

Musab Yasir Özen

NECİP FAZIL KISAKÜREK VE BÜYÜK DOĞU / Musab Yasir Özen

 

NECİP FAZIL KISAKÜREK VE BÜYÜK DOĞU

Musab Yasir Özen

Baharın ilk çiçeğiydi o, kardelen’ di. Karı deldi, soğuk rüzgâr ve tipiye rağmen dimdik ayakta durdu ve büyüdü. Yeni Kardelen’ler için zemin hazırladı, gecenin karanlığında Necip Fazıl‘dan bahsediyoruz, ilk defa İslam diye haykıran milletin bilinçaltına hapsettiği değerleri ortaya koyan ilk ve en cesur şair ve yazardır. İslam adına kaybettiğimiz ne varsa hepsine gönülden talip bir şair. Kılıçtan keskin kalemi ile zehir gibi diliyle küfrün buz dağlarını nefesiyle eritmeye başlayan şairdir. Bütün çilesi ve derdi bu milletin “OH” diyebil baharı başlatmaktı. O kalabalıklar coşturmakla memurdu. O zamanın ihtiyacı da zaten o idi insanların ilimden ziyade fikre ve dava şuuruna ihtiyacı olduğu bir dönemdi.

Musab Yasir Özen

Necip Fazılın zamanı tam bir adam kıtlığının yaşandığı zamandı. Zira milletin çoğu Avrupa tarzında akımları benimsemiş, İslam’ı benimseyen az bir kısım insan ve Anadolu’nun bilinçsiz ve şuursuz köylü evlatlarından ibarettir. Necip Fazıl bu hakikati şöyle ifade edecektir, sen yürü! Arkamdan kimler gelecek! Bu kinaye söz aslında arkasından az kişinin geldiğini göstermektedir. bu sıkıntısı yaşadığı bir dönemde mahkemeye düşmektir. Onu dinlemek için gelen üç üniversite öğrencisi olduğunu görür. Eve dönmeyi beklemeden mahkeme koridordaki telefondan eşi Neslihan Hanım‘ı arayıp koridorları inleten bir çığlıkla neslihan görmeliydin, bütün üniversite öğrencileri arkamdaydı. İfadesi aslında insanın ne kadar az olduğunun bir ifadesi, Necip Fazıl’ın o gençleri çok büyük telakki etmesi bunun göstergesidir. Herkeste olduğu gibi Necip Fazıl’ın da insan olması hasebiyle ve kötü akımlara maruz kalması sebebiyle hataları çöktü Rabbimiz affetsin. Ama o günahlarım var deyip durmadı, yılmadı, hapis gördü ama yine de bırakmadı. Çocukları Mehmet ve Ömer’e süt parası dahi alamadığı günler oldu ve yine bıkmadı. Hala yaptığı işler, yazdığı kitaplar ve şiirler okunmaya devam ediyor.

Necip Fazıl

Müslümanlara hep imanı aksiyoner bir şekilde yaşamayı karşılayan temasıyla müslüman‘ların ezilmesini ya da kendilerini kenarda kalmış hissetmelerini önlemiştir. O, sessizliğe Boğulan müslüman‘ların sesi olmuş, kenarda kalan ve pısırıklaşan müslüman‘ların ayağa kalkıp cesaretlenmesine vesile olmuştur. Eğer araştırırsanız göreceksiniz ki Necip Fazıl gece gündüz ibadet eden değil, tam aksine ibadetlerini  tam bir kimlik olarak Ortaya çıkmaktadır. Bu ahlak yapısı onun davası savunmasını hiç ama hiç aksatmamıştır. Ayrıca bizim de bir ön yargı sahibi olmamızı gerektirmez. Zira ibadet kul ile Rabbi arasındadır. ayrıca vefatına yakın beni sevenlerin adıma iki rekat namaz kılsınlar. Şafii mezhebinde caizdir. Dediği rivayet edilir. Bu üstadın günahlarından pişman olduğunun açık bir beyanıdır.

Necip Fazıl Kısakürek

Takriben 30 yaşına kadar hayat üstü bir hayat arayışıyla ve birini arayarak ömrünü geçirmiş ama ne bahem’likte Ne Arap atına binmede ne de evindeki dekor da bunu bulmuştu. Nihayet bir gün çalıştığı bankadan çıkıp hayriye vapuruna bindi ve bir adam karşısına oturmuş gözlerini ondan hiç ayırmıyordu, ve kalkıp giderken ona büyük vaadin randevu adresini veriyordu. Ağa cami her cumaya gitti ve o adamı hayatı boyunca bir daha hiç görmedi. Hızır tavırlı bu adam, onu dehlizlerden beraat ettirip güneşin sımsıcak özgürlüğüne giden istasyonun adresini vermişti. O camiye gidip ilk karşılaştığında gözlerinin içine bakmış ve görünenin ötesini gören o gözlerinin içindeki Derya’ya kendini bırakıvermişti. İşte İslam’a namzet oluşu ve kendini İslam’a adayışı işte böyle başlamıştı. Kendini Abdulhakim Arvasi hazretleri’nde bulmuştu. O zamana kadar geçip giden hayatı işte bu buluşma anını beklemenin doğum sancılarıyla dolu bir hayat ruhunun putları bir Sarsılış’ta yerle bir olmuş ve her şeyi kaybetmiş ama Allah’ı kazanmıştı.       

Diz çök ey nefis önümde diz çök

Heybem hayat dolu deste ve yumak,

Sen bütün dalların birleştiği kök

Biricik meselem sonsuzu bulmak.

İşte şiir‘inde yazdığı sonsuzu bulmak aslında onu 30 yaşında bulmuştu. Bundan sonra çıkardığı Büyük Doğu dergisi rejimin tüm putlarına kafa tutmaktadır, ve yine hapis ve özlem geri kalan acılarla dolu hayatının neredeyse tamamını hapiste geçirir. Düşündükçe insanın içini burkan bir evlat ve bir eş acısı zindanlarda geçen bir hayat. hayatını İslam’ın baharı uğruna kısa kısa çeviren bir adamdır.

 

  Musab Yasir Özen 

www.musabyasirozen.com.tr

 

EBÜ EYYÜB EL-ENSARI (R.A.)

EBÜ EYYÜB EL-ENSARi (R.A.) / MUSTAFA ÖZEN

EBÜ EYYÜB EL-ENSARİ (R.A.)

Mustafa Özen

Resulullah ( s.a.v.) Medine’yi Münevvere‘de bir kuşluk vakti Hazreti Ebu Bekir’i Sıddık ve Hazreti Ömer’ül Faruk ile beraber Ebu Eyuubi Ensari hazretlerinin evine gittiler. Bahçede çalışmakta olan Ebu Eyuubi Ensari  hazretleri Resulullah’ın (s.a.v) sesini işitip koşarak eve geldi. “merhaba ya Resulullah! Arkadaşlarınızla beraber hoş geldiniz, safa geldiniz.” Diyerek karşıladı, hurma ağacından kopardığı bir salkım ile geldi. Salkım da üç çeşit hurma vardı. Hazreti Resulullah efendimiz “Ya Eba Eyyüb! bu salkımdaki kuru hurmaları ayır”  buyur’unca ya Resulullah! Emir sizindir.ancak, size hayvan kesip et ikram edeceğim” dedi. Resulullah da: “ eğer hayvan keseceksen sağmal hayvan kesme “ buyururdu. Eyyubi ensari Radiyallahu Anh oğlak kesti. Hanımı ümmü Eyyüb (r.a) da yarısını söğüş yaptı diğer yarısını da kızarttı. Etleri ekmeğin üzerine koyup sofraya getirdi. “ Ya Resulullah, buyrunuz dedi. Resulullah (s.a.v):  “ Ya Eba Eyyüb! Bu ekmek ile etten bir parça da kızım Fatıma’ya gönderin. Biliyorum ki, epey zamandan beri Fatıma bu yemeği yememiştir.” Sofra kalktıktan sonra peygamberimiz “ bütün bu nimetler, ekmek, et, hurma, taze hurma ne güzel . Bu nimetler şükür ister. Buyurup ağladılar. Nefsim, yed-i kudretinde olan Allahu Tealaya yemin ederim ki, bu nimetler yüzünden, yarın kıyamet gününde Sual olunacaksınız… Buyurdular.

 

Hazreti Ebu Eyyüb Ensari Bedir, Uhud, Hudeybiye ve diğer gazvelerde bulundu. Hazreti Ebu Eyyub Ensari (r.a) Cemel ve sıffın vakalarında Hz. Ali’nin (k.v.) kumandanları arasında idi. M. 670 de Kostantiniyye’nin (İstanbul) Fethi için Hz.Muaviye‘nin gönderdiği orduya iştirak etti. Hz. Eyyüb-i Ensari Muhasara sırasında hastalandı. Hasta yatağından harbin seyrini takip ediyordu. Ordu kumandanı Yezid Bin Muaviye kendisini ziyaret etti. Yezid’in ziyaretinden memnun olan Ebu Eyyüb Ensari peygamber efendimizin Kostantiniye’de kalenin yanında Salih bir zat defn olunacaktır. Hadisi rivayet etti: “ şayet burada vefat edersem cenazemi ordunun gidebileceği yerin en ileri noktasına defin edin”  şeklindeki vasiyeti yerine getirildi.

 

Mustafa Özen

Mübarek kabirleri 1453 yılında Kostantiniyye (İstanbul) nin fethinden evvel Akşemseddin (k.s.) hazretleri tarafından keşfedilmiştir.

 

 Mustafa Özen 

www.musabyasirozen.com.tr      

 

 

 

 

 

Mustafa Özen

Disiplin / MUSTAFA ÖZEN

Disiplin

Günah Allaha giden dosdoğru yolun engelleri ve saptırıcı kollarıdır. Onun için ki, günahı Allah’a ermenin manileri bilmek ve onlarla mücadele nefsine ne kadar ağır gelirse gelsin, mukavemetten en derin disiplin zevkini almak lazımdır. Günah bu gözle görülecek olursa mukavemeti Nefise acı gelen bir şey olmaktan çıkar ve onları tek tek bilmek, düşman ordusunu unsur unsur tanımak gibi zevkli bir anlayışa döner.

Günahların niçin, neden, nasıl, olmasa olmaz mıydı? Gibi nefs acısı belirten istifhamlara tahammülü yoktur. İlahi disiplin; işte o kadar…

Büyük Doğu,

  Mustafa Özen 

www.musabyasirozen.com.tr

Mustafa Özen

EMANET

Emanet

Büyük HuzurKainatın Efendisi ve muazzez sahabi’leri… Birden meclise bir arabi gelip oturuyor ve Allah Resulünün sözlerini kesercesine soruyor:

Kıyamet ne zaman, Ey Allah’ın Resulü!

Allahın Resulü göğü yere indiren konuşmalarını kesmiyorlar. Gözler nur kaynağı yüzlerinde ve kulaklar nur örgüsü sözlerinde… Kimsenin arabiye dikkat ettiği yok… Hatta bazıları bu tepeden inme suali beğenmemiş, bazıları da her halde Allahın Resulü işitmediler! Diye düşünmüştür.

Varlığın Tacı, sözlerini bitirince buyuruyorlar:

Bana kıyameti soran nerede?

Buradayım, Ey Allahın Resulü!

Emanet kayboldu mu kıyameti bekle!

Emaneti kaybetmek nasıl olur, ey Allahın Resulü?

İşler ehil olmayanlara verilince kıyameti bekle!

 

ADI DEĞMEZ  ( BÜYÜK DOĞU )

Derleyen                     

  Mustafa Özen  

www.musabyasirozen.com.tr   

Mustafa Özen

YİNE DÜN VE BUGÜN

Mustafa Özen

Bu iki sadeleştirilmiş ferman sureti dört asır önceki devlet sağlamlığı hükümet gücü ve cemiyet dayanışmamızı belirtmeye yeter:

İstanbul kadısına hüküm ki: sapasağlam kisbemukte’dir olan kimseler sokak ve mahallelerde dolaşıp dilenciliği meslek ediniyorlar. Bazıları da kör cariyeler ve köleler satın alıp onları dillendirip ticaret ediyorlar. Bir adamın boynuna zincir takıp borçludur, mahpustur diye halkı acındırıp dolandırıyorlar. Halk bütün bu dilencilerden çok inciniyor. Şehir Su başısı vasıtası ile bunun önüne geçilecektir. Hakikaten dilenmekten başka çaresi olmayan pir-i fani ve malûlleri de tespit Edip isimleri Divan’ı hümayun’a gönderilecek, bulaşıcı hastalıkları olan dilenciler de dışarı sürülecektir. 1568

İstanbul kadısına hüküm ki: İstanbul’da sık sık görülen yangın afetine karşı İstanbul ahalisinin de elbirliğiyle tedbir alması lazımdır: herkes evinin çatısına kadar ulaşacak bir merdiven ile bir büyük fıçı dolusu su bulunduracaktır. Bir yerde yangın çıktı mı, ev halkı can kaygısıyla kaçmayacaktır. Mahalleli de kendi malı kaygısına düşmeyecektir. Asker yetişinceye kadar, mahalleli ve civar mahalleler halkı yangını büyümeden söndürmeye çalışacaktır. Her iki üç ayda bir, yangın ihtimali fazla olan yerlerde evlerin yangın merdivenleri ve su fıçıları teftiş olunacaktır. 1572

                                                                                                                                                                                                 Prof. R.B.

                                                                                                                                                                                 Büyük Doğu 22.mayıs.1978

                                                                                                                                                                                    34. yıl 16. Devre 3. sh. 13 

                                                                                                                                                                                                     Mustafa Özen

                                                                                                                                                                                    www.musabyasirozen.com.tr

 

Mustafa Özen

Dr. NUSSBAUM İSTANBUL’A KOŞUYOR

Mustafa Özen

Türkiye’de vicdan hürriyeti davasının birinci derecede bir konu manzarasını alması. Batı aleminde ilgi uyandırdı; Milletlerarası din hürriyetini savunma cemiyetinin Avrupa Şubesi Genel Sekreteri İsviçreli Dr.Nussbaum Türkiye’ye geldi. Bundan sonra da devamlı ziyaretlerle bizimle temas halinde kaldı. Bir müddet gidip geldikten sonra Genel Sekreter şu inanca vardığını bana anlattı:

Hristiyanlık alemi, Müslümanlığın taassubun esiri ve din hürriyetiyle toleransın düşmanı olduğu hakkında bir cereyan uyandırdı. Bir çokları da buna körükörüne kapıldı. Halbuki ben bu işi derinden derine inceledim. Şu inanca vardım ki tarihi gerçek bunun tamamıyla aksinedir. Bunun en açık delili de, Başka dinlere mensup olanların asırlarca müddet Türkiye’de kendi dini inançları ile beka bulabilmeleridir. Halbuki mesela Endülüs idaresi altında evvelce tam bir Müslüman çevresi olan İspanya tekrar Hristiyan işgali altına düşünce bütün Müslüman’lar yok edilmiş ve kaçmaya mecbur edildi. Hristiyan işgaline uğrayan diğer eski Müslüman memleketlerinde de aynı yolda gelişmeler görüldü.

( Ahmet Emin Yalman )        (Yakın tarihte, Gördüklerim ve Geçirdiklerim Yenilik Basım evi İst.1970 C.4 sh.306 )

 

  Mustafa Özen 

                                                                                                                                                                                       www.musabyasirozen.com.tr

error: İçerik korunuyor !!!