Kibir lehçemizde mana olarak kendini büyükleme hastalığı, kendi kendine tapınma, kendini şahsi iş dünyasında putlaştırma, bir nevi ruhsal takıntı, ahlaki zaafiyet, dinsel açıdan kendini “Rab”leştirme küfür tohumu…
İlahi huzurda işlenen ilk günah (Şeytanın Adem (a.s)’a secde etmeme olayı) Olan kibir, 20. yüzyılda da toplumları ve fertleri etkisi altına almış, kendini kontrol edemeyen (otokontrolü zayıf) bireylerde bir ruh hastalığı olarak karakterize olmuştur. İç dünyalarında kendi kendilerine yetemeyen ve bunun yoksunluğunu hisseden şahsiyetler, bir nevi iç dünyalarındaki buhranı bastırma ve dışa tersi istikamette yansıtma güdüsüyle kibirli davranmak mecburiyeti hissederler. Tıpkı güçsüz insanların güçsüzlüklerini gurur duygusu ile örtmeye çalıştıkları gibi…
İnsanı diğer varlıklardan ayıran ayırt edici tek özellik akıl (işleyen, düşünen, kıyaslayan) olarak bilinir. Akıl yerinde kullanılmadığında, insanın gücünü aşan bir çok hususta rehber olur, bugün onlarca kat yapılan gökdelenler, yüzlerce metre inşa edilen gemiler, uzay yolculukları teknolojik olarak icat edilen süpersonik cihazlar…gibi Bir çok harikulade eseri mihmanlarıdır, aklını kullanan insan. Konumuza dönecek olursak akıl beraberinde düşünmeyi düşünmekte bir fikri ortaya çıkardığına göre, kişinin ahlaki hastalıklarından kurtulmak sürecinde kendi nefis muhasebesini yaparak bu kötü huylardan kurtulması gayet tabi mümkündür. Ayette “daima kendini kınayan nefse and olsun ki” cümlesi geçer, burada verilmek istenen mesaj kişinin her daim o mükemmel aklını kullanarak kendini, tavırlarını, hareketlerini sorgulayarak en doğru olanı bulma yolunda göstermesi gereken çabadır. Düşünen ve ayırt edebilmeyi iyi yapan insan profili her daim değişmeye ilerlemeye ve gelişmeye müsaittir. Aksi olarak kendisini her şeye kapatmış tekdüze yaşayan insanların fikirlerine önem vermeyen kibir abidesi şahsiyetler hayatları boyunca bir gelişim gösteremeyecekleri gibi sadece yerlerinde sayacaklardır.
Dört büyük dinde olduğu gibi İslam dininde de tefekkürün (ilahi düşünüş biçimi) Önemi çok yerde vurgulamaktadır. Burada düşünmeden kasıt kişinin içsel yolculuğunda güzel ahlak ile ahlaklanması, geçmiş hatalardan ders alması sürekli olarak bir yenilenme sürecinde olmasıdır. İnsan oğlunun Beşikten mezara kadar fiziksel ve ruhsal gelişim sürecinde olduğu bir gerçektir. Bu bağlamda ahlaki gelişimi de doğru orantılı olarak ilerlemeli sürekli yenilenerek gelişmelidir. Ahlaki ve ruhsal hastalıkların başında gelen kibir duygusu dengeli bir şekilde törpülenmez ise gerek sosyal gerek iş gerekse aile hayatında ciddi problemlere zemin hazırlayacaktır. Bu bağlamda her bireyin kendi ruhsal dünyasını analiz ederek en küçükten büyüye ahlaki zafiyetlerden kendini arındırarak ruhsal gelişim sürecini en üst seviyelere taşımalıdır. Unutulmamalıdır ki hayatta tek değişmeyen şey Değişimin ta kendisidir.
Musab Yasir Özen
38 comments
sanem kaya
çok güzel bir makale olmuş
burak akman
kaleminize ve yüreğinize sağlık
kahraman çelik
“bilgisizliğin en büyüğü kendini beğenmektir” başarılar dilerim.
hale budak
hepimizin sonu bir karış toprak bu kibir niye insanları anlamıyorum, yazının çok güzel olmuş.
samet ıtır
Cenab-ı Hak her kibir edeni hakir ve zelil eder. Rabbim bizi öyle insanlardan korusun inşAllah
özkan başaran
Bütün bir şer bir evde gizlidir ve kibir onun anahtarıdır.
ilknur akan
Bütün bir şer bir evde gizlidir ve kibir onun anahtarıdır.Rabbim güzel insanları hayatımızdan eksik etmesin,bizleri kibirden ve kibirlenenlerden korusun.
ali enes demir
EMEGINIZE YUREGİNİZE SAĞLIK Allah razı olsun
yakut ömer selim
Kibirlenenler helak oluyor ! Muhtaç oluyor
karan özdemir
Hz.Muhammed(SAV) şöyle buyurdu:
“Allah Teâlâ kıyamet gününde üç kişiyle konuşmaz, onları temize çıkarmaz, suratlarına bile bakmaz; üstelik onlar korkunç bir azâba uğrarlar.
Bunlar; zina eden ihtiyar, yalan söyleyen hükümdar, kibirlenen fakirdir.” (Müslim, Îmân 172. Ayrıca bk. Tirmizî, Cennet 25; Nesâî, Zekât 75, 77)
gonca mısır
Kibirli insana kibirli olmak sadakadır…
hakan ıslık
Değerli bilgiler için teşekkür ederim. Çok iyi bir düşünür olduğunuzu düşünüyorum.
muhammed erdem
Çok güzel anlatım ağzınıza yüreğinize sağlık
merve kanat
Hepsini not alarak dinledim, cok faydalı olmuş
idris sezer
değişmeyen tek şey değişimin ta kendisidir, gerçekten çok doğru
Cem çolhan
İnsanları bitiren zaten kibirdir o kaftanı sırtından çıkardığı an mesele kalmaz.
Serap yakar
Kibir bele bağlanmış taş gibidir onunla ne yüzülür ne uçulur.
Ahmet faruk
Kendini kiblirli gururlu ve üstün gören insanlar gönül fakiri insanlardır.
Fuat4_yar@hotmail.com
Kibir edeni Allah alçaltır alçak gönüllü olanı yükseltir.
Faruk ateş
Kibir ve aptallığın bir araya geldiği yerde izlemeye değer bir rol yoktur.
Fuat keleş
Kibir ve inat bir kişinin kendisini önce mükemmel görmesini sağlar sonra da sonunu getirir.
Aysel mert
Gerçekten çok faydalı ve insanların kendinde eksik olan yönlerini bulmaları için çok anlamlı bir yazı olmuş devamınında olmasını bekliyorum kendim adıma
Taner başeski
Kibir aptallığın en açık belirtisidir.
Sudenaz ahir
Bir insanın aklında nekadar kibir varsa aklında okadar noksanlık vardır.
Mahir Karaca
Sığamadık yeryüzü sofrasına kibir denizinde boğulmuşuz da haberimiz yok
Ahmet Balamir
Ruhun kanseri kibir
Sıla Şahin
Kibir hiç aman vermeden insanı helak eden bir hastalıktır.
Kadir kardeş
Kibir ve bencillik yenilginin başlangıcıdır bunların olduğu yerde mutluluk olmaz
Metin kurt
Kibir ve gurur ile tahsil olunan ilimde falah yoktur
İbrahim ata
Kibir büyük görünmek isteyen küçük insanların giysisidir.
Kıymet Efe
Tevazu yüceltir kibir alçaltır gurur aldatır haset bitirir.
Mahmut Ökten
Gerçek anlamda kibir hakkı inkar etmek ve insanları hakir görmektir
Emir yakın
Kibirli insanların boyları gölge gibidir büyük olduklarını sanırlar taki güneş batana kadar
Serap taşkın
Mutlu olmak istiyorsan kibri bırak mutlu olmaya bak
Murat asar
Firavunda kral dı müzelik eşya oldu kibir insanı bitirir
Bülent sırdaş
Kibri tavan yapmış kişinin sponsoru şeytandır
Ahsen Temür
Dıştaki kibir içteki fakirliğin eseridir
Tahta aşkın
Kalbinde zerre kadar kibir olan kimse cennete giremez