yeniden dirilişin yılı hoş geldin 2023

YENİDEN DİRİLİŞİN YILI HOŞGELDİN 2023

Çok uzun yıllardır özlemle, sabırla beklenen o yıl geldi. Ülkemizin dünya sahnesine çıkışının 100. yılı tabii ki özetle değinecek olursam altı asır boyunca hüküm sürmüş çağı açıp çağ kapatmış yeri gelmiş dünyaya adalet timsali olmuş yeri gelmiş dünyanın korkulu rüyaları olmuş. Avrupa imparatorlarının tahta çıkması için destur kapısı olmuş. Yeri gelmiş hasta adam ilan edilip itibar suikastlerine maruz bırakılmış. Bu şanlı ecdadımızın tarih sahnesinden çekilmesinde ve modern savaş tarihinde görülmemiş o büyük direniş Varoluş Savaşı kurtuluş savaşında verilen mücadele neticesinde dünyanın sömürgeci, emperyalist en güçlü ülkelerine karşı kazanılan zafer sonucunda şu anki sınırlarımız çizilerek ülkemiz kurulmuştur. Gerek sykes-picot Antlaşması olsun gerek Lozan olsun o günkü şartlardaki imkansızlıklar masa siyasetindeki hatalarda verilen tavizler olsun.

Bütün şartları her şeyi bir kenara bırakarak tablonun bütününden gelinen noktaya sonuç odaklı bakarsak ülkemiz İngiliz Fransız mandası olmayarak özgür bağımsız bir ülke olarak kurulup dünya sahnesine yıkılmayan ele geçirilemeyen son sancak son kale olarak kalmıştır. Ve tüm İslam alemin de bir umut ışığı olarak Parıldamaktadır. Sıfırdan bir ülke inşa edilmeye çalışılmıştır. Yıllar süren savaşlar neticesinde ekonomik sosyal siyasal bir devlet olmayı gerekli kılan parametrelerden yoksun bir enkaz olan ama bir olarak savaşıp kazanan muzaffer bir halk ve ordusuyla birlikte mücadele ile inşa edilen bir ülke olmuştur. Tüm düşmanlar şunu anlamışlardı ki bu milleti bu şekilde yenemeyeceklerini onun içindir ki İngiliz komutanı Türklerin elinden kuranı almadan biz bunları yenemeyiz demiştir. Yeri geldi kutsal kitabımızı türlü siyasetlerle almaya çalıştılar. Yeri geldi kadınlarımızın başörtüsünü almaya çalıştılar. Ve bir çok siyasi entrikalarla türlü faaliyetler yaptılar şunu çok iyi biliyorlardı din ve aileyi tahrip edersen toplumun ulaşıp bozulmaması imkansız bu olunca da dağılıp sömürülmemesi imkansız kısmen de bu sinsi emellerini gerçekleştir diler.

Kronolojik sırayla ve olaylarla belirtecek olursam Çarlık Rusya’sının yıkılması. Sovyetlerin kurulması birinci cihan harbi sonrası milletler cemiyetinin kurulması tam randıman vermeyerek etkisiz kalması 1929 ekonomik buhranı, faşizm, Nasyonalizm tam anlamıyla hedefledikleri dünya sistemini inşa Edeme işlerinden Gelen ikinci Dünya Savaşı ve sonrasında birleşmiş Milletler’in kurulması ve üyeliğimiz doğu bloguna karşı batı blogunda yer almışız. Nato üyeliğimiz IMF Dünya bankası kapital dünya sisteminin inşaası ve artık kendi gündemlerinde istedikleri gibi yönlendirdikleri bir Türkiye inşa etmişlerdi ve ettirmişlerdi. Tabii ki halkı aynı halk %90 yozlaştırırp ayrıştıramadan birlik olan Bir halk Kıbrıs barış harekatı tüm bu imkansızlıklara Rağmen ve sistemi yöneten yapıların ve süper güçlerin karşı çıkmasına rağmen yapılarak bir nevi tüm dünyaya ölmedik ele geçirdi demedik sadece zamanı bekliyoruz mesajını verdik bugüne gelene kadar darbelerle sağcı ve solcu denilerek suni kendi ürettikleri ideolojilerle 1000 yılı aşkın süredir bu topraklarda yaşayan kardeş olan beraber Savaşan beraber ölen dini bir örfi bir adeti birbirlerine tamamen entegre olan ırkları birbirine düşürmek için kendi kurdukları destekledikleri kandan beslenen terör örgütlerini kurdular insanlarımızı türlü entrikalarla partizanlaştırıp fitne tohumları ektiler, kutuplaştırdılar radikal İslam altında İslami terör örgütleri ile dinimize en büyük zararı verdiler ne büyük trajedilere imza atıp sömürdüler kendilerini suni düşmanlar yaratıp tüm İslam coğrafyalarında at koşturdular. En azılı düşmanları bile yaptıkları eylemlerle aslında onların Değirmenine su taşıdılar.

Ülkemiz bu oyunları tam merkezinde bir ülkeydi yıllardır şehitlerimizden akan kanda da parmakları var. Bizlere yaşattıkları acıların tarifi yapmaya kitap yazmak gerekir onun için her vatan sevdalısı insanımız bu acıları yaşayarak bilmektedir. Şunuda belirtmek isterim ki Dünya tarihinde bu kadar birbirlerine düşürülmesi için milyonlarca dolarla Limitsiz imkanlarla taarruza uğrayan hedef olan bir ülke yoktur. Ve buna rağmen birbirine düşmeyen birliğinden %90 bazında Ödün vermeyen bir halk daha yoktur. bize yapılanların yüzde onununa maruz kalan ülkeler iç savaşlarla parçalanmış bir nevi onları parçalayan güç odaklarına her bir parçası hizmet etmektedir. Evet onun içindir ki ikinci yüzyılımız da hep birlikte bir olarak dinimize birbirimize sımsıkı sarılarak Bir nevi Çanakkale ruhuyla kurtuluş Savaşı mücadelesi artık bilimle teknolojiyle tüm süper güç olmayı gerektirecek parametrelere sahip olarak genç nesillerimizi tüm alanlarda çığır açacak buluşlara imza atmalarını sağlayacağımız eğitimle yetiştirip ikinci yüzyılımız da nasıl ki 1453 te İstanbul’un fethi ile çağı açtıysak 21. yüzyılda damgamızı vuracağız, 85.000.001 olarak bu başarıyı gösterdik mi Orta Doğu’dan Kafkaslara Balkanlara türkistandan Afrika’ya dünyanın her yerindeki dindaşlarla Kardeşlerle bir olarak Dünya sahnesinde bir süper güç olarak yer alacağız.
Onun içindir ki hoş geldin 2023 diyerek sizleri Allah’a emanet ederim.

ULUSLARARASI İLİŞKİLER VE SİYASET BİLİMİ UZMANI

Emrah Sağlık

01/01/2023

www.musabyasirozen.com.tr

Devrim Nedir?

DEVRİM NEDİR?

Devrim insan yaşamının geniş kapsamlı bir şekilde kökten yenilenmesi ve yeniden biçimlendirirmesidir. Ayrıca devrim sayesinde insanın düşünüşün de hızlı bir değişim gerçekleşir devrim sırasında yerleşik bir düzende geniş kapsamlı niteliksel bir değişim söz konusudur bir insan dünya görüşünde eskimiş olanları kaldırıp yerine tamamen yeni ve yenileyici görüşleri koyduğunda devrim Gerçekleşir devrim hem düzenin değişmesini hem de değişimin Gerçekleşmesine ilişkin kuralların da değişmesini Öngören köklü bir dönüşümdür bir insan devrim sayesinde hayatını yönetme biçiminde köklü değişiklikler yapmaktadır devrim insan yapısında Kısa ve uzun vadede önemli olumlu Sonuçlara neden olmaktadır devrim evrim olgusundan farklıdır yavaş bir gelsinlişme olan evrim olgusunun tersi ne devrim olgusu insanın Yaşayışında birden bire gerçekleştirilen temelli bir değişimdir burada uyguladığımız içsel simya sanatı ise evrimsel bir devrime neden olmaktadır bu paradoksaldır ama zaten içsel simya bir Prodokstur Yani gerçekleştirdiğimiz bu Simyasal devrim evrimsel etkilere sahiptir.
Burada gerçekleştirdiğimiz evrimsel devrim dünya görüşünde ani niteliksel değişimlere neden olmakta Ve bu devrimsel değişimler de yavaş yavaş ortaya çıkan evrimsel dönüşümlere neden olmaktadır o yüzden büyük Doğucular olarak evrim için devrim diyoruz.

DEVRİM NASIL GERÇEKLEŞTİRİLİR?

Bir devrim gerçekleştirilmek için birey farkındalığını yükseltmeli tekamülü engelleyen tüm eski şeyleri ortadan kaldırmalı ve yerine tekamülü hızlandıran yeni şeyler koymalıdır o zaman devrim için köklü değişiklikler gerçekleşebilir genelde devrim denildiğinde insanların aklına siyasi devrim gelir siyasi devrim baş kaldırı isyan sivil savaş ve toplumsal yıkımla ilgilidir insanlık tarihi siyasi devrimin tekamül açısından hiçbir yere Vardırmadığını kanıtlamıştır. Burada devrim Dediğimizde hiçbir işe yaramayan siyasi devrimi değil, bütün insanların değişmesini sağlayabilecek tekamüli Devrimi kastediyoruz. Tekamüle devrim insan yapısında hızlı ve büyük değişimlere neden olmaktadır. Devrim kelimesi devirmek kelimesinden gelir. Yani devrim eski devirip Yeniyi dikmek demektir. eskiyi yerlebir Edip yeni yeniden birlik haline getirmektir devrim tekamülsel devrim esnasında insanın bölünmüş kişiliği birlik haline gelmektedir. Uyguladığımız içsel simya sanatı insan bünyesinde devrim denebilecek gelişmelere yol açmaktadır. Bu tür devrim gerçeklerin gözlemlenmesine ve deneyimlenmesine dayanmaktadır. Tekamülsel devrim köklü değişikliklere neden olmasına rağmen kanlı değil kansız Savaşçı değil barışçıldır. İşte tekamülsel devrimin özelliği, büyük ve temelli değişikliklere neden olmasına rağmen barışçıl olmasıdır.

DEVRİM DEĞİŞİKLİKLERİ

Bir insan tekamülün de yavaşladığında ve geç kaldığını hissettiğin de devrim denilen ani değişikliklere başvurabilir. Tekamül yolunda insan bir devrim yapar ve onu tüm başka türlü devrimlerden farklı olarak yaşar. Siyasi devrim bencilliğin artmasına tekamülye devrim ise bencilliğin azalmasına dayanmaktadır. Dünyasal devrim kontrolcülük Ve hoşgörüsüzlük içermektedir. Oysaki varoluşsal devrim kontrole ihtiyaç olmayan hoşgörülü bir din dinamiktir. Varoluşsal devrim pozitif eylemlere ve değişimlere neden olmaktadır. Bu tür devrim sırasında kimsenin üzülmesine veya ölmesine gerek yoktur. Varoluşsal devrim pozitif eylemlere ve değişimlere neden olmaktadır bu tür devrim sırasında kimsenin ölmesine gerek yoktur.Varoluşsal devrim farkındalığın gelişmesine ve değişimlerin farkında olunmasını neden olmaktadır. İnsanlar asırlardır tüketim odaklı onlarca devrim yapmıştır. Artık tekamül için bir devrim yapmanın zamanı gelmiştir. Bugün var ulusal bir devrim gerçekleşmez ise yarın insanlar hayatta kalmayacaklardır.

DEVRİM SESLENİŞİ

Varoluşsal baş kaldırı bir sussuzluk özlemidir. Çünkü özünde herkes masum ve suçsuz dur. Bireyi suçlu yapan cahil toplum dur. Varoluşsal devrim, insanın ebedi varlığına yönelen bir sesleniştir. Dünyasal devrim ise suçluluk özlemi yüzünden silahlanmaktadır. Suçluluk kompleksi dayatılan ve kendilerini ta Çocukluktan itibaren suçlu hisseden kişiler, şiddet ve katliam dolu suçlar işler. Kişi zaten hayatı boyunca toplum tarafından suçlu hissettirilmiştir ve bu dayatılmış suçluluktan bıkmış olan kalabalık gerçekten de suç işlemeye başlar. Yani toplumun çocukları kontrol etmek için onlara Dayattığı suçluluğun Kurbanı olur. Cahil toplum herkese ta Çocukluktan itibaren suçluluk duygusu dayatarak kendi mezarını kazmaktadır. Kendisini sürekli suçlu hisseden kişi elinde sonunda suç işlemeye başlar. Bunun başka bir alternatifi yoktur. Suçluluk duygusundan özgürleşmeyi çalışan kalabalık baş kaldırır ve kralları, başkanları öldürmeye başlar. Aslında kalabalık suçluluk duygusundan kurtulmak ister, ama sonuç olarak daha büyük bir suçluluk duygusuna neden olur o yüzden dünyasal devrim daha da büyük görevliye adaletsizliğe ve suçlulukla yol açar. Yalnızca Varoluşsal devrim insanı gerçekten de özgürleştirebilir, içsel adaleti sağlar ve suçluluk duygusuna son verir.

DEVRİM DEĞİŞİMİ

Dünyevi devrim iktidar yapısında çok kısa bir zamanda yapılan köklü bir değişimdir. Yani dünyevi devrim sadece ve sadece iktidar mücadelesidir. Bu tür devrimin çevresinde edilen laf kalabalığı ise sadece yıkımı ve şiddeti haklı çıkarmak için icra edilen çabalardır. Özelliklerine ve hedeflerine göre farklı türden devrimler meydana gelebilir. Devrim Politik, ekonomik, teknolojik, felsefi, kültürel toplumsal vb. Olabilir. Politik devrim isyan, sivil savaş ve iktidar mücadelesi demektir. Yani politik devrim yıkımla ilgilidir. Politik devrimciler yapmaktan ziyade yıkmakla ilgilenir. Bu tür devrim ekonomik ve politik kurumların kökten değişimini öngörür. Bunun için devrimciler hızlı ve büyük bir değişim Gerçekleştirmeye çalışır. Dünyasal düzeyde devrim için yapılan hızlı ve büyük değişim mutlaka şiddet içerir. Yalnızca var ulusal düzeydeki devrim için gerçekleştirilen hızlı ve büyük değişim şiddet içermemektedir çünkü dışsal değil içseldir. Asırlardır insanların gerçekleştirdiği devrimler hep gelecekte ortaya çıkabilecek bir altın çağı hedeflendi. Fakat günümüzde insanların eline geçen şeye sadece demir çağı diyebiliriz çünkü demir paslanan bir metaldir ve günümüzde her tarafta paslanan demirleri görüyoruz. İnsanlar altın çağı Hedeflediler ama demir çağa vardılar.Şu anda demir çağı altın çağı dönüştürmek için simyasal bir devrime ihtiyaç vardır. Uyguladığımız bu içsel simya sanatı sayesinde içsel “İdeal Büyükdoğu” Devrimi gerçekleşecektir.

DEVRİM DİYALEKTİĞİ

Dünyasal devrim çıkarı, varoluşsal devrim ise yaratır uğruna gerçekleştirilir. Dışsal devrim çarpışma içsel devrim ise çalışmadır dünyasal devrim de kitleleri, kurbanlık koyun gibi meydanlara sürüklerler. Oysaki varoluşsal devrim sırasında birey tüm negatifleri değişim uğruna kurban eder. Dünyasal devrim Yaptırılanların amacı iktidardır fakat onlar hak iddiaları adı altında kitleleri süslü Yalanlarla Kandırıp katliama sürüklerler. Dünyasal devrim vatandaşlar arasındaki kavgadır oysaki varoluşsal devrim vatandaşların barışıdır. Dışsal devrim anarşiye, düzensizliğe, içsel devrim ise düzenin neden olur.Dünyasal devrim önü ve sonu belli olmayan, insanların kim vurduya gittiği bir Kargaşadır. Varoluşsal devrim ise sonu belli olan ve herkesin tekamüle gittiği bir olgudur. Her ülkede rejim denilen bir sosyal düzen vardır. Bu sosyal düzen politik ve ekonomik ilişkilerin ürünüdür. O yüzden dünyasal devrim sosyal sınıflar arasında gerçekleşen bir rejim Savaşıdır. Bu tür devrim sosyal rejim değişikliği ya da yeni bir rejim için yapılan kavgadır. Dünyasal devrimin amacı devleti yıkmaktır yani sadece bir iktidar savaşıdır. Böyle bir devrim varoluşsal değişime asla neden olmaz.
Dünyasal Devrim kurbanlar varoluşsal devrim ise fedakarlıklar ister. Dünyasal devrimde kişi kendini sonucu belli olmayan yeni bir rejim için kurban eder. Oysaki varoluşsal devrimde birey tüm olumsuz alışkanlıklarını tekamül etmek için feda eder.

DEVRİM KARAKTERİSTİKLERİ

Dünyasal devrimin karakteristiği fizik, Varoluşsal devrimin karakteristiki ise fizikötesi kategoridedir. Devrim karakterlerin birbirleriyle karşılıklı etki tepki halinde bulunduğu diyalektik bir olaydır. Devrimler insanlık tarihindeki büyük hengameler ve altüstlüklerdir. Devrim ansızın gerçekleşen bir nitelik atlamasıdır. Devrimin diyalektik gidişleri zamanla değişebilir. Devrim gerçekleştiğinde Karşıdevrim dinamiği de devreye girebilir. Çünkü insan bünyesi değişime direndiği için içsel devrime de direnebilir. Devrim sırasında eski düzen çerçevesi çatlatılır.Devrim somutlaşırken Kendi diyalektiklerinin momentilerini son hadlerini dek geliştirir. Devrimin en olağan üstü Diyalektiği İnsan bünyesinde gerçekleşen birinci diyalektik momenti olan bilinçli evrim veya tekamüldür. Evrim, yavaş birikim ile olur, devrim ise ansızın sıçramayla altüstlük yaratan momenttir Bu nedenle devrim en beklenmedik olaylara gebe olur. Devrim müthiş bir diyalektik sıçramadır. Devrim keskin biçimleri ile inkarların inkarıdır. Devrim kolay kolay görülmemiş zıtlıkların bir arada bulunulurdur.Devrim çok hızlı ve karma karışık bir olgudur. Bir insan devrimin olağan üstü diyalektiğini bütünüyle kavramadığında şaşkına döner. Dünyasal devrim toplumun iktisadi temellerini sarsarak insanların sosyal yaşamlarını altüst eder çünkü bu tür devrim inkârın inkarıdır. Bu nedenle devrim olağan üstü yıkıcı Sonuçlara sahiptir.

Musab Yasir ÖZEN

01/01/2023

www.musabyasirozen.com.tr

Sezai Karakoç

SEZAİ KARAKOÇ

Ahmet Sezai Karakoç (22 Ocak 1933 – 16 Kasım 2021) Türk şair, yazar, düşünür ve siyasetçi.

Hayatı

Babası Yasin Bey olup I. Dünya Savaşı’nda Kafkasya Cephesi’nde çarpışırken Ruslara esir düşmüştür. Babası orta halli bir tüccardı. Dedesi Hüseyin Bey de Plevne Savaşı’na katılmış, Gazi Osman Paşa’nın teşekkürünü kazanmıştır. Annesinin ismi ise Emine idi ve ev hanımıydı. Ahmet Sezai Karakoç İlkokul eğitimini 1938-1944 yılları arasında Ergani’de tamamladı. 1944 yılında sınavlara girip Maraş Ortaokulu’nda parasız yatılı olarak okumaya hak kazandı. 1947-1950 yılları arasında lise eğitimini yine parasız yatılı olarak Gaziantep Lisesi’nde tamamladı. Lise eğitimi boyunca Felsefe dersine ilgi duydu ve Felsefe okumaya karar verdi. Üniversite eğitimi için İstanbul’a geldi. Babası onun ilahiyat fakültesinden mezun olmasını istiyordu. İmkanları dahilinde eğitimine devam edebileceği yatılı tek bölüm Siyasal Bilgiler Fakültesi idi. Üniversite sınavlarına hazırlanırken kazanamama ihtimalini de göz önüne alarak her ihtimale karşı Felsefe bölümüne kayıt yaptırdı.

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesini kazanarak başladığı yüksek öğrenimini 1955’te fakültenin Maliye Bölümünden mezuniyetle tamamladı. Altan Öymen’le aynı dönemdendi. Mecburi hizmet sebebiyle Maliye Bakanlığında Hazine Genel Müdürlüğü Dış Tediyeler Muvazenesi bölümüne atandı.

Daha sonra Maliye Müfettişliği sınavına girdi ve sınavı kazandı. 11 Ocak 1956’da müfettiş yardımcılığı görevine başladı. 1959 yılında İstanbul’da gelirler kontrolörü oldu. Bir ara Ankara’ya çağrılıp Yeğenbey Vergi Dairesi’nde görevlendirildiyse de kısa bir müddet sonra yine İstanbul’daki görevine döndü. Görevi icabı Anadolu’yu çok gezdi ve birçok il ve ilçeyi inceleme, tanıma fırsatı buldu. 1960-1961 yıllarında yedek subay olarak yaptığı askerlik görevinden sonra İstanbul’daki görevine kaldığı yerden devam etti. 1965’ten 1973’e kadar birçok kez istifa etti. 1973’ten bu yana da hiçbir resmi görev almadı.

Şairin nüfus kaydında doğum günü 22 Ocak olarak görülmekle beraber kendisi gerçek doğum gününün mayıs ayı içerisinde olduğunu belirtmektedir.

İstanbul’da Diriliş Yayınları ve “Diriliş” dergisini kurdu. 1990 yılında “güller açan gül ağacı” amblemiyle Diriliş Partisini kurdu. Yedi yıl partinin genel başkanlığını yürüttü. Ancak bu parti 19 Mart 1997’de üst üste iki genel seçime girmediği için kapatıldı. 2006 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü ile ödüllendirildi. Bakanlığa, ödülün para kısmının kültür sanat işlerine harcanmasını, diğer kısmınınsa posta ile bildirdiği adrese yollanmasını rica ettiği bir mektup yolladı. 2007 yılında Yüce Diriliş Partisini kurdu ve partinin genel başkanlık görevini yürütmüştür. 2007 yılının Nisan ayından ölümüne kadar her cumartesi akşamları, Yüce Diriliş Partisi İstanbul İl Başkanlığında değerlendirme konuşmaları yapmıştır. Bu konuşmalar partinin internet sitesinden canlı olarak yayınlanmıştır. Karakoç, 2011 yılında Cumhurbaşkanlığı Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü fakat kendisine verilen plaket ve para ödülünü reddederek bu ödülü almaya gitmedi.

Sezai Karakoç

Ölümü

16 Kasım 2021’de yaşlılığa bağlı geçirdiği kalp krizi sebebiyle İstanbul’daki evinde öldü. 17 Kasım günü Şehzadebaşı Camisi’nde kılınan ikindi namazına müteakip aynı caminin haziresine defnedildi.

Şiir hayatı-anlayışı

Karakoç, şiirle ilgili görüşlerini yazmaya başladığı dönemlerden itibaren şiir anlayışını da yazmıştır. Bu konudaki düşüncelerini “Edebiyat Yazıları” adını verdiği 3 kitapta toplayan Karakoç’un Türk şiirinde son derece özgün bir yeri vardır. Onun şiiri metafizik bir şiirdir. Türk şiiri geleneksel yapısı itibarıyla aslında metafizik bir şiirdir. Ancak bu özellik Tanzimat’tan sonra değişir. Sadece Abdülhak Hamit’te metafizik bir ürperti söz konusu olur. Onunla tekrar başlayan bu anlayış Cumhuriyet’in ilk yıllarında Necip Fazıl Kısakürek’te ve Ahmet Kutsi Tecer’de kendini gösterir. Bunlardan başka Yahya Kemal ve Asaf Halet Çelebi’de de metafizik anlayış görülür. Fakat bu metafizik unsurlar adı geçen hiçbir şairin şiir anlayışını açıklamaz, anlatmaz.

YTÜ Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Ali Yıldız’ın tespitiyle Türk şiirini metafizik bir esasa oturtan şair Sezai Karakoç’tur. Karakoç bunu modern şiirin diliyle yapmıştır. O, Batı edebiyatını da iyi incelemiş bir şairdir. Modern sanattaki soyutlamanın İslam anlayışına uygun olduğu düşüncesindedir ve şiirlerini bu yönde geliştirmiştir.

“Edebiyat Yazıları I” kitabındaki ilk yazı metafizik ile ilgilidir. Bu, hangi kavramlara önem verdiğini göstermesi bakımından önemlidir.

Karakoç geleneksel şiire de yaklaşır ancak dili farklıdır. O, modern şiirin diliyle şiirlerini yazmıştır. Poetikasını anlattığı ikinci yazı soyutlama ile ilgilidir. Nitekim modern sanat genel anlamda soyutlamaya dayanır. Ona göre şair, şiiri soyutlamada bırakırsa eksik bırakmış olur, tamamlanması için şairin tekrar somutlaştırması yani soyutlaştırdığı şeyi tekrar yeni bir bağlama oturtması gerekir. Bunu da Diriliş kavramına bağlar.

Dostu Cemal Süreya, ona, yarattığı mistik şiir tarzından ötürü “Sezo” diyordu ve onu, “Mehmet Akif ve Necip Fazıl karışımı şair” olarak tanımlıyordu.

Sezai Karakoç, şairin genel çizgilerini, “pergünt üçgeni” dediği üç ilkeyle anlatır. Peer Gynt, Norveçli yazar Henrik İbsen’in en ünlü oyunlarından biridir. Karakoç, Pergünt’ün, hayatında bu ilkeleri yaşadığını belirtir ve bu ilkeleri şiire tatbik eder:

Şair, kendi kendisi olmalı: “Şairin kendi kendisi olabilmesinin biricik yolu, değişmek, başkalaşmaktır.”
Şair, kendine yetmeli: “Eserinin tohumunu ve geliştirecek iklimini, şairin kendi varlığından alması anlamına gelir yeterlilik ilkesi. Yâni fildişi kuleyi biz dışına çeviriyoruz; evren şaire bir fildişi kule olmalı; şafakta kaybettiği güvercinleri, şair, bir ikindide bulabilmeli.”
Şair, kendinden memnun olmalı: “Eserin şairini sevinçle titretmesi demek bu. Şair, eserini sevmeli. Onu okşamalı, ama yaramazlıklarına da göz yummamalı. Beğenmediği davranışlarını gücendirmeden ona anlatmalı onu kendini düzeltmeye kandırmalı ve bunu da inandırmalı. Ona ‘Beni andırıyor, ah, beni o’ demeli.” Memnunluk ilkesinin temeli, sevinçtir. Yaşama sevinci değil “yaşatma sevinci”dir.

Sezai Karakoç

Eserleri

Şiir

  • Şiirler I (Monna Rosa)
  • Şiirler II (Şahdamar-Körfez-Sesler)
  • Şiirler III (Hızırla Kırk Saat)
  • Şiirler IV (Taha’nın Kitabı, Gül Muştusu)
  • Şiirler V (Zamana Adanmış Sözler)
  • Şiirler VI (Ayinler/Çeşmeler)
  • Şiirler VII (Leylâ ile Mecnun)
  • Şiirler VIII (Ateş Dansı)
  • Şiirler IX (Alınyazısı Saati)
  • Gün Doğmadan (Toplu Şiirler)

Çeviri Şiir

  • Batı Şiirlerinden
  • İslâmın Şiir Anıtlarından

Deneme

  • Edebiyat Yazıları I Medeniyetin Rüyası Rüyanın Medeniyeti Şiir
  • Edebiyat Yazıları II Dişimizin Zarı…
  • Edebiyat Yazıları III Eğik Ehramlar

Düşünce

  • Ruhun Dirilişi
  • Kıyamet Aşısı
  • Çağ ve İlham I-II-III-IV
  • İnsanlığın Dirilişi
  • Diriliş Neslinin Âmentüsü
  • Yitik Cennet
  • Makamda
  • İslâmın Dirilişi
  • Gündönümü
  • Diriliş Muştusu
  • İslâm
  • İslâm Toplumunun Ekonomik Strüktürü
  • Düşünceler I-II
  • Dirilişin Çevresinde
  • Fizikötesi Açısından Ufuklar ve Daha Ötesi I-II-III
  • Yapı Taşları ve Kaderimizin Çağrısı I-II
  • Samanyolunda Ziyafet
  • Unutuş ve Hatırlayış
  • Varolma Savaşı
  • Çağdaş Batı Düşüncesinden
  • Çıkış Yolu I-II-III

İnceleme

  • Yunus Emre
  • Mehmet Âkif
  • Mevlânâ

Tiyatro

  • Piyesler I
  • Armağan

Hikâye

  • Hikâyeler-I Meydan Ortaya Çıktığında
  • Hikâyeler-II Portreler

Günlük yazılar

  • Farklar
  • Sütun
  • Sûr
  • Gün Saati
  • Gür

Röportaj

  • Tarihin Yol Ağzında
  • Unutuş ve Hatırlayış
  • Çıkış Yolu I
  • Çıkış Yolu II
  • Çıkış Yolu III

Belgesel

  • Gün Doğmadan

Ödüller

  • 2011: Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü
error: İçerik korunuyor !!!