Emrah Sağlık

SURİYEDE NELER OLUYOR / Emrah Sağlık

Emrah Sağlık

SURİYEDE NELER OLUYOR

Emrah Sağlık

Suriye’de yarım asırlık ESADgiller zulüm rejiminin hiç beklenmedik bir anda yıkılmasıyla başlayan yeni dönemin şifreleri nelerdir? Öncelikle uzun yıllar iç savaşla hegemon devletlerin birbirleri ile vekâlet savaşı yürüttükleri Suriye’de kazanan ve kaybedenleri hatırlayalım, Esad’ın hiç beklenmedik bir anda devrilmesi ile Rusya ve İran Suriye’deki vekâlet savaşının kaybedenleri olmuştur. Şu anda Lazkiye‘de ve birkaç tane daha Rusya’nın üstü olsa sadece kaos fırsatı kollayan ve biz hala buradayız demek için sembolik anlam taşıyan üstlerdir. İran’ın Suriye’deki gücüne etkisi ise şiirler ve ufak bazı mezhep grupları üzerinde olan etkisidir. Bu etkide şu ayda sadece içlerinde fikri örgütlenme eyleme geçmeden propaganda yaptırabilirler.

Kazananlar ise Arapların %70’i Türkiye,(Adana, Adıyaman, Afyonkarahisar, Ağrı, Aksaray, Amasya, Ankara, Antalya, Ardahan, Artvin, Aydın, Balıkesir, Bartın, Batman, Bayburt, Bilecik, Bingöl, Bitlis, Bolu, Burdur, Bursa, Çanakkale, Çankırı, Çorum, Denizli, Diyarbakır, Düzce, Edirne, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Giresun, Gümüşhane, Hakkâri, Hatay, Iğdır, Isparta, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Karabük, Karaman, Kars, Kastamonu, Kayseri, Kilis, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Kocaeli, Konya, Kütahya, Malatya, Manisa, Mardin, Mersin, Muğla, Muş, Nevşehir, Niğde, Ordu, Osmaniye, Rize, Sakarya, Samsun, Şanlıurfa, Siirt, Sinop, Sivas, Şırnak, Tekirdağ, Tokat, Trabzon, Tunceli, Uşak, Van, Yalova, Yozgat, Zonguldak) ABD ve birleşenlerindir. Şöyle ki Türkiye kendi iç muhalefetine aynı zamanda kendi içinden devşirilen kişilere ve gruplara rağmen Suriye’de büyük bir zafer kazanmış bu kazanılan zafer ise Suriye’nin yeniden inşasında paylaştırılmasında sözde birleştirilmesinde uygulayacağı politikalardaki başarısıyla taçlandırması lazımdır tabii kazananlardan biri de dünyanın baş belası fitnenin ana kaynağı ABD’nin ( Alabama, Alaska, Arizona, Arkansas, California, Colorado, Connecticut, Delaware, Florida, Georgia, Hawaii, Idaho, Illinois, Indiana, Iowa, Kansas, Kentucky, Louisiana, Maine, Maryland, Massachusetts, Michigan, Minnesota, Mississippi, Missouri, Montana, Nebraska statewide, Nevada, New Hampshire, New Jersey, New Mexico, New York, North Carolina, North Dakota, Ohio, Oklahoma, Oregon, Pennsylvania, Rhode Island, South Carolina, South Dakota, Tennessee, Texas, Utah, Vermont, Virginia, Washington, West Virginia, Wisconsin, Wyoming ) birleşeni değil kullanıcısı siyonist rejim İsrail ve uşaklarıdır. İşte son tahlilde Suriye ( Suriye Hakkında Bilgi Almak İçin Sayfayı Ziyaret Edebilirsiniz) kazananları, kaybedenleri bu aktörlerdir.

Emeah Sağlık

SURİYE BÖLÜNECEK Mİ? BİRLEŞECEK Mİ? SURİYE’NİN SİYONİZM FİTNESİ SURİYE’NİN TAMAMINI ELE GEÇİREBİLECEK Mİ?

Suriye (Şam, Halep, Aleppo, Humus, Hama, Lazkiye, Tartus, Dera, Süveyda, Rakka, Deyrizor, Kamışlı, Haseke, İdlib, Kuneytra) halkı artık iç savaştan, yıkımlardan, acılardan bıkmış tükenmiş olması Suriye’nin geleceğinin şekillenmesinde en büyük parametrelerinden biridir ama halk her ne kadar huzur arayıp birliktelik istese de son kararı kendileri olmadığı içini de her an Suriye şiddetli çatışmalara sahne olabilir. Şara yönetimi , Türkiye’nin ve uluslararası aktörlerin bir çoğunun desteğini almış gibi görünse de son aşamada daha tam otoriteyi sağlayamamıştır. Dürzi ayaklanmaları bunun en net ispatıdır. Esad ve İran’ın yaptırdığı bir iki hareketlenme kolay aşıldı ama Dürzi olayları öyle olmadı. Hala da çok büyük risk taşımakta Siyonist İsrail rejiminin kışkırtmaları bu fitnecileri işgal ettiği bölgeden hariç Dürzi bölgelerine göz dikmiş olması çatışma riskini çok yüksekte tutmakta. Suriye’yi parçalama girişimleri son sürat ve devam etmekteler girişimlerine Türkiye’nin ve birkaç Arap ülkesinin Şara yönetimini uluslararası siyasette meşrulaştırma çabalarıyla. Şara’nın resmi muhatap alınması, tanınması, yaptırımların kalkması, uluslararası siyaset sahnesinde Suriye siyasal meşru hükümeti olarak kabul edilmesi çok önemli gelişmelerdi ve başarıdır. Ama siyonist’lerin ve ABD’nin filmleri ve fırıldaklarının sonu gelmesi için hala ANAYASA ve tek ordu gibi Suriye’nin birliğini sağlayacak adımlar hala Konfederasyon mu? Federasyon mu? Demokratik üniter yapıya Cumhuriyet rejimi mi? Olacak karar verilip uygulamaya geçilemiyor.

Suriye’nin Siyasal rejiminin hangi sistemde kurulacağına Türkiye’deki Terörsüz Türkiye sürecinin çok etkisi olacak. Türk, Kürt, Arap yüz senedir ilk defa tekrardan bir olma aşamasına bu kadar yaklaşmıştır. Şöyle ki İslamiyet’in doğuşundan sonraki dünya tarihine baktığımızda Türk, Kürt, Arap bir ve kardeş olduğu zaman büyük kutlu zaferlere imza atmıştır. Adeta ALLAH (c.c) zaferler yağdırmıştır. Malazgirt, Kudüs, İstanbul vs. Ama ne zaman ki buda mı bir örf bir adeti bir birleriyle evlilik yoluyla akraba olmuş sözde değil Özde kardeş olmuş bu üç halkı fitne ile birbirlerine düşürdüler nifak tohumlarını yüzyıldır ekip biçtiler o zaman kaybettik.

İşte bu Terörsüz Türkiye millî birlik barış ve kardeşlik süreci tekrardan bu birliği sağlayacaktır. İşte tam da bu noktada Suriye’nin Siyasal yapısı çok önem kazanmakta. SDG ve YPG’nin Suriye’nin geleceğiindeki yeri konumu nasıl olacak?

SİYONİZMİN KÜRTLERİN (SDG, YPG) ve SURİYE’NİN ÜZERİNDEKİ PLANI NE?

Öncelikle Siyonist İsrail’in Kürtler üzerinde çok sinsi emelleri vardır. Dünyanın her yerindeki Kürtlerin özellikle Orta Doğu‘dakilerinin %90’ı Müslüman‘dır. Yüzde 1, 2’lik Yahudi Kürtlere dayandırarak Kürtlerin tek hamisi olduklarını, Kürdistan Devletini kurduracaklarını Orta Doğu‘daki tek müttefiklerinin Kürtler olduğunu hatta bunun da, Nuh (A.s) Tufan’ından sonra Mezopotamya’ya gelen 7. kayıp kardeşlerinin soyundan Kürtlerin geldiğini söyleyip yalanlarla dolu propagandalar yapmaktalar. Kesinlikle böyle bir soy gelimi yoktur. En güvenilir tarihi kaynaklar bunu net ispatıdır, asıl emelleri ise Kürtlerin %80 inin üzerinde yaşadığı ülkeler Türkiye, Irak, İran, Suriye’dir. Bu ülkelerdeki biz emellerine Kürtleri kullanarak ulaşmak istemektedir. Nihai hedefleri ise vaad edilmiş topraklar ve sapkın ırkçı inançlarına herkesi hizmet ettirip alet etmektir. Özellikle Yahudilerin Şeriat kitabı, Telmut ve Eski Ahit gibi birkaç dini kitapları incelendiğinde bunların nasıl bir baş belası sapkın inançlarının olduğu net anlaşılır zamanı geldiğinde bu inançlarına hizmet etmeyenlere yapacakları ortada ister Türk olsun ister Kürt veya Arap. Hadi biz Müslümanız küffardan başka ne beklenir. Ama bunlar etmeyen Hristiyan ve semavi olmayan başka din ve mezheplerden olanlar da aynısını yaparlar. M.ö ve M.s’ sı İslamiyet’in ilk yılları incelendiğinde bu sapkın siyonistlere karşı derin bir aydınlanma gerçekleşir.

İşte kısmi Müslüman Dürzilere bu nedenlerden destek vermezler SDG ve YPG‘nin üst kadrolarına yerleştirdikleri adamlarına sürekli propaganda yaptırıp Davut koridoruna oluşturup bağımsızlığınızı kazandıracağız beraber Orta Doğu‘yu yöneteceğiz demeleri özellikle de ülkemizdeki barış‘ı baltalamak istemeleri SDG ve YPG‘nin İmralı‘nın çağrıları doğrultusunda tam hareket edip Türkiye ile samimi fikir birliğinde bulunup adımlar atmaması siyonist‘lerin yaptıkları fitne eylemleridir.

Çok uzun yıllardır ALLAH’ın izniyle ve bu kardeş halkın kardeşliğine gönülden bağlı sağduyulu liderler ve halkın dirayetinden dolayı tam başarıya ulaşamadılar kısmen başardıkları pisliklerini ise özellikle ülkemizdeki milli birlik kardeşlik süreci tamamlandığında yüzyıldır Türk ve Kürt halkının zihinlerine ekilen nifak tohumları ezberletilenler silindiği zaman siyonist‘lerin fitne politikası tamamen çökmüş olacaktır. Aksi taktirde kaybeden yine biz olacağız. Türk, Kürt, Arap ve bu sefer ödenilen bedeller çok daha ağır olacak.

SURİYE’DEKİ SİYASAL YAPI NASIL OLMALI? SDG ÖZERK Mİ? OLACAK ENTEGRE Mİ OLACAK?

Suriye’nin etnik mezhepsel demografik yapısı bilinenin aksine sadece Araplardan oluşmayıp çok çeşitlilik göstermektedir. Bu çeşitli kimliklerin hepsinin eşit temsil edilip haklarının garanti altına alınması olmazsa olmazdır.

Özellikle 14 senedir iç savaş yaşamış her bölgesinde aşiret birliktelikleri farklı ırkların silahlı güçleri mezhep üyeleri gibi kendi bölgelerini oluşturmuş ekonomik faaliyetler yürüten milis gruplar mevcuttur bu şekilde parçalanmış bir ülkeyi tekrardan üniter bir yapıya oluşturmak çok zordur. Özellikle SDG’nin elindeki çok yüksek düzeydeki askeri ve ekonomik gücü devretmesini sağlamak ki onların bir anda bu kadar güçten vaz geçeceğini düşünmek çok saflık olur. 10 Mart mutabakatı tümüyle uygulanır gibi düşüncelerde buna dair işte en önemli kırılma noktası da burada ülkemizdeki süreç başarıyla tamamlanırsa SDG ile anlaşıp Türk’ü Kürt’ü Arap’ı birleştirecek bir sistem kurup birleştirirsek Kürt kardeşlerimizi de siyonist‘lerin elinden kurtarmış oluruz. Son olarak kurulması gereken sistemle ilgili naçizane fikrim şöyledir. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetim ile olan kardeşlik bağlarımız sarsılmayacak derecede güçlüdür. Ekonomiye baktığımızda ise bilmeyenler için şok etkisi yaratır o derece yüksektir. Suriye’nin Kürt bölgesi ile de aynı bağları kurup Kuzey Irak Kürtler ile Suriye Kürtlerini bizim birleştirip baş şeytan siyonist‘lerin ve onun uşaklarının oyununu bozmalıyız atamız ( Kanuni Sultan Süleyman, İran seferinden sonra Memlûk Devleti’ne karşı harekete geçen I. Selim, ”Büyük Mısır Seferi” olarak bilinen seferde yapılan Mercidâbık, Gazze, Ridâniye ve Kahire muharebeleri ile Memlûkleri yıkarak Suriye, Filistin, Levant, Mısır ve Hicaz gibi stratejik bölgeleri devletin topraklarına kattı.) yaptığı anlaşma gibi bir anlaşma yapılır. Şöyle ki Türk, Kürt ahirete kadar bir ve kardeş tek yürektir kim ki bu kardeşliği bozacak fitne verecek eylemlerde bulunursa Allah’ın gazabı onun üzerine olsun gibi çağımıza uygun yaptırımlı bir anlaşma yapılacak ve bütün Orta Doğu‘ya hükmedilecek hatta uluslararası hegemon dört gücüne beşinci güç olarak biz katılırız. ABD, Çin, Rusya, Avrupa ve bir Türkiye.

Filistin için Gazze için tüm Müslüman halklar için dünyadaki tüm mazlumlar için Türk’ün, Kürt’ün , Arap’ın tevhid sancağı altında birleşip ALLAH (C.c) bahsedecek zaferlere sefer yapması lazım.

Emrah Sağlık              

www.musabyasirozen.com.tr

Emrah Sağlık

GERÇEK MİLLİYETÇİLİK NEDİR / Emrah Sağlık

GERÇEK MİLLİYETÇİLİK

Yurt birliği’ni ve ülke bütünlüğünü esas alır.
Aynı topraklar üzerinde yaşayan insanların kültür birliğini gerçekleştirip kendi has kültürlerinin farklılıklarını dillerini, zenginlik olarak görgü oluşan maddi ve manevi değerlerin gelecek kuşaklara aktarılmasını hedefler, ırkçılığı kesinlikle reddeder barışçıl ve insancıldır.

Gerçek milliyetçilik ne kadar iyi güzel bir kavram aslında değil mi? Ama bu kavramı ırkçılık yapmak pis siyasi emellerine alet edip gerçek yüzlerini emellerini gizlemek için kullanıp halkları sömürmekteler.

Özellikle bu kavramı Türk Milliyetçiliği yapıyorum diye kullanıp asıl kötülüğü asıl Türk Halkına yapıyorlar. Uyan! Ey Ülkem! Ey Türk Halkı mecliste grup toplantısında Hamas Terör Örgütüdür Diyenler bugün de 100 yıllık Türk, Kürt kardeşliğine ekilen fitne tohumundan kurtulacakken buna karşı çıkmaktalar. Bunu da Türk Milliyetçiliğini, şehitlerimizi, acılarımızı kullanarak yapıyorlar. Aslında bu fitne tohumlarını ekenlere hizmet etmiyorlar kendi çıkarları için kandan beslenip Türk‘ü, Kürd‘ü, Arap‘ı sömürmek için milliyetçiliği kullanıyorlar. Şöyle ki Hamaslı mücahit kardeşlerimize Terörist diyenler Arap kardeşlerimizi bize düşman etmeye çalışıyorlar. Türk’e milli birlik kardeşlik süreci ile 1000 yıldan fazladır. Kardeş olan Türk ve Kürt arasındaki nifakı bitirecekken buna karşı çıkıyorlar. Asıl Türk düşmanı bunlar çünkü, tarih boyunca beraber savaşmış, yaşamış din kardeşimi çok sinsice ırkçılık yapıp ayrıştırıp birbirlerine düşman etmeye çalışıyorlar.

Emrah Sağlık

İşte artık uyanma zamanı, uyanın Ey Türkler! Ey Kürtler! Ey Araplar! kim ki sahte milliyetçilikle veya farklı süslü söylemlerle acılarınızı, duygularınızı, sömürüp kullanarak bu yüreği üç ırkı ırkçılık yaparak birbirini düşürmeye çalışıyorsa asıl düşman odur.

ALLAH (c.c) HÜCURAT suresi 13 ayette şöyle buyuruyor ki: ey insanlar doğrusu biz sizi bir erkek bir kadından yarattık ve birbirinizle tanışmanız için kavimler ve kabilelere ayırdık. Resulullah Efendimiz (S.a.v) ise veda hutbesinde şöyle buyurmuştur: “Arap‘ın Acem‘le, Acem’in Arap’a hiçbir üstünlüğü yoktur.” O dönemde Arap olmayan bütün halklara genel kavram olarak Acem denirdi. Yine Resulullah Efendimiz (S.a.v)’in ırkçılık konularında bir çok hadis-i şerif-i bulunmaktadır. Hatta çok ufacık ırkçı olarak söylenen tabirler de bulunan Sahabe‘lere “Sende cahiliyeden kalma var” diye buyurmuştur. İşte böyle yüce bir dinin mensubu nasıl ırkçılık yapar.

Ülkemizdeki milli birlik kardeşlik sürecini başlatan destek veren tüm siyasi liderlerden ve halkımızdan Allah razı olsun. Karşı çıkanlara ise Allah bildiği gibi yapsın…!

 

Emrah Sağlık              

www.musabyasiozen.com.tr

 

Vebayla Cezalandırılan Hayvanlar

Vebayla Cezalandırılan Hayvanlar

Tanrı öfkesini günahkar dünyaya belirtmek için korkunç bir salgın gönderdi. Cehennemde doldurulan küçük zehir şişeleri her hayvanın üzerine düştü. Hepsi ölmemişti, ama ölüme yakın bir şekilde yatıyorlardı, ve hiçbiri sönmekte olan hayat ateşini yeniden canlandıracak yakıtı aramıyordu artık. Hiçbir yiyecek arzu uyandırmıyordu; Kurtlarla tilkiler zararsız hayvanları avlamak için dolanıp durmuyorlardı: Kumru kumruyla birleşmiyordu, çünkü aşk ve neşe uçup gitmişti. Hayvanlar kralı aslan şunları söyledi; “Sevgili dostlarım, biz günahkarlara bu belayı vermenin Tanrı’nın yüksek amacı olduğundan kuşku duymuyorum. İçimizden en fazla günahkar olanı seçip geri kalanları kurtarmasına izin verelim, çünkü tarih bize öğretmiştir ki bu tür krizler de kurbanlar vermeliyiz. Gözümüzü açarak acımasız bir şekilde vicdanlarımıza bakalım. Hatırladığım kadarıyla açgözlü susturmak için bana hiçbir zaman olmayan kuzularla kendime ziyafet çektim, hatta çoban böreği de yediğim bilinir. O halde eğer gerekirse ben ölürüm. Ama diğerlerini de kendi günahlarına atıp çıkmaları gerektiğini düşünüyorum. En günahkar olanı bulmak için herkezin elinden geleni yapması en adil olanıdır.

Efendimiz, siz çok iyi bir kralsınız,” diye söze başladı tilki. Bu kuruntularınız çok nazik bence kuzuları, yani o saygısız ve kaba sürüyü yemek günah mı? Yoo, efendimiz, böyle bir grubun sizin tarafınızdan gelmesi iyi bir şey; Çobanlar için, başlarına gelen her şeyin en kötüsünü hak ettiklerini söyleyebiliriz,” diye konuştu ve Yaltakçı alkışlar yükseldi. Bu arada kimse affedilmez suçlar işleyen kaplan, ayı ve diğer göze çarpan hayvanlara bakmaya cesaret edemiyordu. Her biri bir azizdir. Sonra merkep çıkıp şunları söyledi; “Bir keresinde manastırın bahçesine girip, açgözlülükle hiç hakkım olmayan çimenlerden yedigimi hatırlıyorum”. Hepsi hemen merkep için ağlamaya başladı. Kitap bilgisine dayanan kurt hayvanların neden oldukları kötü durumların sonucuna katlanmaları gerektiğini söyledi. merkebin darağacı için uygun olduğunu düşündüler. Bir başkasının çimenine el koymak en büyük rezilliktir! Ölüm ancak ölümü böylesine çirkin bir suçun cezası olabilirdi.

Fontaine’in En İyi Masallarından

Jean de La Fantaine, 1621-1695

Musab Yasir Özen

                                                                                              www.musabyasirozen.com.tr

Türkiye'de Irk Sorunu

Irkçılık

Irk Kelime kökeni çok çeşitli olarak kullanılmakla beraber biz İnsan oğlunun zihninde aynı kavmi, soydan gelen toplumun birden Ten’sel (siyah-beyaz) Birbirine benzeyen topluluklar için kullanırız. Tabii ki daha da çeşitlendirenler var. ırk veya ırkçılık insan oğlunun varoluşundan günümüze kadar gelmiş en vebalı ve bulaşıcı hastalıklardan bir tanesidir. Son yüzyıllarda her ne kadar gelişmiş ya da demokrasisi gelişmiş bazı toplum ve ülkelerde sık rastlanmasa da aslında kanser hastalığı gibi insan oğlunda bitmeyen bir hastalığa dönüşmüş bulunmaktadır. Kendimce ırkçılık insan oğlunun ilk yaratılışı ile başlamış öyle ki yüce Allah bütün insanlığın babası Hazreti Adem’i topraktan yaratırken, ondan önce yaratılmış olan bütün meleklere ve cinlere Hazreti Adem’e secde etmelerini emretmiş. Fakat kendisinin ateşten yaratıldığını ve bu yüzden kibir yapıp kendisini daha üstün gören şeytan (İblis) secde etmeyi Allah’ın emrine karşı gelip lanetlenmiştir. Bu kıssadan bile anlaşılıyor ki ırkçılık çok kötü ve tehlikeli olur sonu lanetlenmedir.

Halbuki yüce Allah (cc) İnsanı “eşref-i mahluk” Olarak yaratmış ve hikmet gereği kavimlere, kabileleri ve farklı Tende yaratıp birbirinden ayırarak birbirleriyle daha iyi ilişki, ticaret, birbirlerini tanıma vb.Bir şekilde hayatın devamını sağlamıştır. ( Kuran’i şuura mensup her insanın hadiseye böyle bakması imanın) bir gereğidir. Baştan bilelim ki Allah (cc) Yeryüzüne gelmiş, geçmiş bütün insanların Hazreti Adem ile Havva’dan olduklarını insanlara tebliğ edilen 4 kutsal kitapta da belirtmiştir. Kuran’i kelime göre ise ırklar özellikle yaratılmışlardır. Başlangıçta insanlar tek bir Ümmet tek bir toplum idi sonradan ayrılığa düşmeleri üzerine Allah rahmetinin müjdecileri ve azabın habercileri olarak peygamberler ve habercileri Hak ile kitap indirdik ki o kitap insanlar arasında ayrılığa düşme noktasında hakem olsun. Yine bir ayette “ Ey insanlar muhakkak biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık sizi tanışmanız için şubeleri ve kavimlere ayırdık. Şüphesiz Allah indinde en şerefliniz takva da Allahın emrini dinleme konusunda kim daha dikkatli ise en üstün olanınız odur. Muhakkak ki Allah her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olandırdiye buyuruyor.

Bunca açıklamalara ve delillere rağmen insan oğlunun içinde müthiş bir ırkçılık mevcuttur. Hatta bu ırkçılık yüzünden elçi olarak gelen bir sürü peygamberlere bile uyumamış yeri gelmiş zulüm edilmiştir. Hatta bu illet bugün bile hayatımızda olup gerek devletimizde gerekse de ilimizde ilçemizde köyümüzde mahallelerimizde bazen de evimizin içerisinde bile karşılaştığımız bir kangrene dönüşmüş bulunmaktadır. Küresel olarak biraz örnek Verdikten sonra şu an yaşadığımız hayattan da biraz değiniriz. İsrailliler (Yahudiler) Geçmişte olduğu gibi hala yüce Allah’ın onları bütün ırklardan daha üstün olarak yarattıklarını geri kalan tüm insanların onlara biat etmeleri kanısındadır.

Amerika kıtasında beyazlar kendilerini daha üstün ırk olarak zannetmiş ve alt tabaka gördükleri kıtanın gerçek sahipleri Kızılderili halkını katliamdan geçirmiş ve orada yaşayan zenci vatandaşları insan yerine koymayıp senelerce zulüm etmiş, işkence etmiş ve insan yerine koymamıştır. Günümüzde her ne kadar eşit haklar ve imtiyazlar sağlamışlarsa da hala ruhların da ırkçılık bitmemiş zaman zaman vuruluyor.

Yine Avrupa ülkeleri İngiltere, İspanya ve Fransa başta olmak üzere ülkeler 20. ve 21. yüzyıllarda Afrika kökenli zenci vatandaşları köle olarak kullanmış sırf siyahi ırktan oldukları için yine işkence ve zülüm yapmış evlerinde, işlerinde kullanmışlardır. Yine Çingene ırkına mensup vatandaşlar da ırklarından dolayı ikinci sınıf muamelelere maruz kalmış özellikle Fransa daha da ileriye giderek ibadet ettikleri kiliseleri bile beyaz Fransız ve siyah çingene kiliseleri ayrı olarak kullanmışlardır. Gen ve Ten’den sonra aynı dinden olmadıkları içinde insanlara ıkçılık yapmıştır.

Avustralya kıtasında Aburjiniler aynı musamelelere Yine Balkanlar’da yaşayan çingeneler yıllarca kimliklerini ve onurlarını korumak için kendi ırklarını inkar etme derecelerine gelmiştirler.

Moğollar Kendilerini dünyanın en üstün ırklı sanıp bir zamanlar gördükleri her yeri yakıp, yıkıp katliamlar yapmışlardır.

Almanların yahudilere ırklarından dolayı yaptığı katliamlar nedeniyle dünyanın son evrelerinde birinci ve ikinci Dünya Savaşları patlak vermiş milyonlarca insan ölmüş, sakatlanmış, sürülmüş ve milyonlarca insanın hayalleri sönmüştür. Yine gerek Selçuklular gerekse Osmanlılar Zamanında yine bir sürü ırk, toplum, farklı inanç grupları katliamdan geçilmiş, ya da işkence ve zülüm çekmiştir.

Hindistan’da Müslüman Arakan toplumuna tarifsiz yorumlar yapmakta.

Çin devleti şimdi de Uygur Türklerine inançlarından dolayı zülüm yapmakta.

Yine maalesef günümüz Türkiye’sinde bir çok talihsiz olaylar yaşanmış hala da en güncel olan Kürt karşıtlığı üst seviyededir bunun gibi dünyada bir sürü olmuş ve hala devam etmekte olan sorunlar mevcut. Bunun için yüzlerce roman, makale, köşe yazıları yazılmış olup belgeseller çekilmiştir. Son 21. yüzyıl dünyasında kendince demokrasi ve insan hakları açısından Kendini geliştiren ülkeler de bayağı gelişmeler kaydedilmiş. Bu incelendiğinde eğitim seviyesinin gelişmesi ön sıralarda yer almaktadır. Maalesef eğitim seviyesinin düşük ve çok kültürlü Orta Doğu bölgesinde ırkçılık hala kanayan yara gibi her gün değişik haberlerle karşılaşmaktayız.

Irkçılık Hastalığı

Evet kimsenin elinde olmayan Doğarken rengine, milletini, ırkını seçmediği gibi dünyaya geliş şartlarından dolayı böbürlenmemeli ve dışlanmamalı çünkü gerçekte ırkın önemi yok önemli olan insan olmak ve inançlı olmak. İnsan olan inancı ve ırkı ne olursa olsun hiçbir ırkın mensubu aşağılayıcılığa maruz kalmamalı. Aynen Allah beni dilediği Irktan yaratmış, ama yaratılanlar ırktan dolayı ırkçılık yapıyor. Sözü gibi aslında bu ırkçılığın temelinde biraz devlet resimlerinin payı yüksek. Çünkü rejimi biz kurduk diyenler kendi ırklarının kahramanlıklarını ve her fırsatta ırklarının dünyaya bedel olduklarını bas bas bağırıyorlar. Ama onlarla kolkola, göğüs göğüse mücadele etmiş başka ırkın kahramanlıklarından fedakarlıklarından nedense hiç söz etmiyorlar. Bunu dile getirmeye çalışan, bu kullanılan dilin yanlış ve toplumu zehirliyor diyen bir sürü Aydın, siyasetçi, yazar, bilim insanı maalesef ya cezai işlemlere maruz kalıyor ya da başka devletlerde ülkelerinden uzakta sürgün hayatı yaşamaktadırlar.

Bugün ırkçılık maalesef ülkemizde çeşit çeşit şekillendirmelerle o kadar çok yaygınlaştırmış ki her an kapınızı çalar durumdadır. Günlük yaşantımızda hastanelerde, okullarda, düğünlerde, eğlencelerde, spor müsabakalarında, metroda, mahallelerimizde vs vs her nefes alışımızda hissetmekteyiz. Bunun temel nedeni ülkemiz adına söylemek gerekirse çok dinli ve çok dili kadim ve zengin mozaiksel kültürümüzden kaynaklanmaktadır. Çünkü yaşadığımız coğrafya gerek bölgenin köklü yerlileri gerekse de imparatorluktan geriye kalan çok çeşitli milletlerin bir arada yaşadığı ve bir o kadarda kadim bölgesel açıdan çok inançlılığın bol olduğu kadim bir bölgedir. Tabi buna eğitim düşüklüğü ve üstün ırk hastalığına da eklediğimizde maalesef 100 yıldır kurulan cumhuriyetimiz de olaylar hiç eksik olmuyor. Çünkü beraber kurdukları bu güzel Vatanda Türkler, Kürtleri kabul etmiyor Kürtler Süryanileri kabul etmiyor, Süryaniler Ezidi mensubu halkı kabul etmiyor. Bu böyle Lazlar, Çerkezler, abazalar, Ermeniler, arnavut, gürcü vs vs bunun yanında çingeneler, romanlar, hayatın her alanında dışlanmaktadırlar. Dediğim gibi bu konular üzerinde ciltlerle kitaplar yazılmış her ne kadar abartılıyor, eskidendi, yok canım daha neler denilse de maalesef gerçekleri değiştirmiyor. Çünkü toplum içinde gezilip, dolaşıp onların acı ve sevinçlerini dokunduğunda insan maalesef gerçeklerle karşılaşıyorlar. Bugün hala ırktan dolayı okullarda özellikle alay konusu olan horlanan, dışlanan ve bu yüzden bir ömür boyu travmaları atlatamayan ve bunun sonucunda bir yanında kin ve nefretle büyüyen çocuklar var. Hala evlerimizde gelin olarak gelmiş fakat farklı ırk veya inançtan olan ve çaktırmadan ırklarından dolayı hor gördüğümüz ve bazen de yuvaları dağıtılırcasına hissettirdiğimiz gelinlerimiz var. Yine yeni giyinişlerinden, elbiselerinden, çalgısından, konuşmasından ve bir sürü özelliğinden dolayı bizden kabul etmediğimiz kendimizi kutsal onların aşağılık bir ırktan, kavimden geldiklerini sanıp rejimin bize sağladığı imtiyazlardan dolayı hayatın her evresinde hakaret ettiğimiz insanlar var. Bunu inkar Edip göz ardı edemeyiz. Sonuç bu tür davranış ve girişimlerin hepsi bize mutsuzluk, olumsuzluk, Siyasal, sosyal, ekonomik olarak ters bir şekilde dönüyor. Ve yara hiçbir şekilde kapanmıyor. Tabii ki bu tür yaşam ve davranışlar çoğu insanın Siyasal, sosyal ve ekonomik olarak işlerine geliyor. Hata diye Teşvik edici girişimleri de var. Daha önce de ifade ettiğim gibi bu konular üzerine ciltler dolusu yazı makaleler yazılmış. Halbuki insanlar sadece insan olduklarını, özünde Herkesin beşeriyat olarak aynı ırk ve soydan geldiklerini bilse paylaşmanın, hoşgörünün, kendisine yapılmasını istemediğini onunda başkasına yapmamasını bilse herkes eşit bir şekilde Adaletli, kardeşçe, sevgi ve saygı çerçevelerinde herkesin inancını, dilini, kültürünü kabul etse ve bunların hepsinin ortak zenginlik olduğunun farkına varsa ve özellikle her vatandaşın vergisinden, iş gücünden, emeğinden faydalandığı vatandaşlarına bir ve eşit tutsa sanırım hayat herkes için daha güzel olacak ve insanlarımız mutluluğu başka ülkelerde aramaz. Tüm pozitif enerjisini kendi ülkesi, devleti için sarf eder.

Herkesin eşit ve özgürce hakça ve Adalete birlikte yaşaması dileğiyle.

Hidayet Salçok

                                                                                              www.musabyasirozen.com.tr

error: İçerik korunuyor !!!