TÜRKİYE’NİN SURİYE POLİTİKASINA DAİR BİLİNMESİ GEREKENLER

TÜRKİYE’NİN SURİYE POLİTİKASINA DAİR BİLİNMESİ GEREKENLER

TÜRKİYE’NİN SURİYE POLİTİKASINA DAİR BİLİNMESİ GEREKENLER

Musab Yasir ÖZEN

1897 yılında İsviçre’nin Basel şehrinde, Dünya Siyonist Kongresi, bir yıl önce “Der Jugenstaat (Yahudiler Devleti) adlı bir kitap telif etmiş olan “Theodor Herzl” başkanlığında toplanır. Bu yıllarda Filistin, bir Osmanlı toprağı olan Suriye’nin VİLAYETİ KONUMUNDA olup burada 20 bin civarında Sefarad Yahudisi, yani İspanya’dan göç etmiş Yahudi cemaati yaşamaktadır. Avrupa ülkelerinde artan baskılar, siyonistlerin Yahudilere yeni bir yurt bulma çabalarına acil hale getirir. Öncelikle kimsenin kendilerine yurt vermeyeceğini düşündükleri için ünlü banker ailesi Rothschild’lerin de aralarında bulunduğu Yahudi zenginler bir araya gelerek bir ülkeden toprak satın almak ve Yahudileri yerleştirmek için harekete geçerler. Tabiatıyla öncelikli vatan adayı, “Arz-ı Mev’üd” yani “Vaad Edilmiş Topraklar” adını verdikleri Filistin’dir.

Hatta bir ara Theodor Herzl, belki de Yasef Nassi’den ilham alarak bugün bir bölümü bize ait olan Kıbrıs Adası’nı Yahudilere yurt yapmayı düşünür. Siyonist kongresinde, o sıralarda Fransa’nın sömürgesi olan Uganda‘nın da olaylar arasında adının geçtiğini yazar, kaynaklar. Uganda toprak satışı taleplerini kabul etmesine rağmen, siyonistler fikir değiştirip gözlerini yeniden Filistin’e dikerler. Filistin söz konusu olunca tabiatıyla konu Suriye ve devamında Türkiye’dir. Ruhu şad olsun Erbakan hoca hatırlayalım ne demişti. Bir gün Suriye hedef olur, parçalanmaya çalışılırsa bunun sonrası Türkiye topraklarıdır.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın her konuşmasında tanımladığı, anlatmaya çalıştığı hususta tam olarak bu değil midir. Her şey apaçık ortada iken, çeşitli mecmua ve ulusal basınında ortaya çıkan çatlak sesleri anlamak idrak etmek mümkün değil. İkinci Abdülhamid döneminde yaşanan küresel senaryolar aynı tabiatıyla şu an yaşanmakta lakin devletimiz o döneme göre daha güçlü ve keskin akla sahip olmakla beraber. Türkiye üzerindeki siyonist projeleri yerle bir edecek kudret ve kabiliyetine fazlası ile sahiptir. Türkiye Cumhuriyeti’nin Suriye politikasını bu nedenle çok iyi idrak etmek ve ettirmek her vatanseverin duyarlı olması gereken bir konudur.

Musab Yasir ÖZEN

“Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak
Halbuki, biz sussak, tarih susmayacak.
Tarih sussa, hakikat susmayacak”

ALLAH, YOL, DAVA, İDEAL…

 

Musab Yasir Özen

www.musabyasirozen.com.tr

 

Mustafa Özen

Dr. NUSSBAUM İSTANBUL’A KOŞUYOR

Mustafa Özen

Türkiye’de vicdan hürriyeti davasının birinci derecede bir konu manzarasını alması. Batı aleminde ilgi uyandırdı; Milletlerarası din hürriyetini savunma cemiyetinin Avrupa Şubesi Genel Sekreteri İsviçreli Dr.Nussbaum Türkiye’ye geldi. Bundan sonra da devamlı ziyaretlerle bizimle temas halinde kaldı. Bir müddet gidip geldikten sonra Genel Sekreter şu inanca vardığını bana anlattı:

Hristiyanlık alemi, Müslümanlığın taassubun esiri ve din hürriyetiyle toleransın düşmanı olduğu hakkında bir cereyan uyandırdı. Bir çokları da buna körükörüne kapıldı. Halbuki ben bu işi derinden derine inceledim. Şu inanca vardım ki tarihi gerçek bunun tamamıyla aksinedir. Bunun en açık delili de, Başka dinlere mensup olanların asırlarca müddet Türkiye’de kendi dini inançları ile beka bulabilmeleridir. Halbuki mesela Endülüs idaresi altında evvelce tam bir Müslüman çevresi olan İspanya tekrar Hristiyan işgali altına düşünce bütün Müslüman’lar yok edilmiş ve kaçmaya mecbur edildi. Hristiyan işgaline uğrayan diğer eski Müslüman memleketlerinde de aynı yolda gelişmeler görüldü.

( Ahmet Emin Yalman )        (Yakın tarihte, Gördüklerim ve Geçirdiklerim Yenilik Basım evi İst.1970 C.4 sh.306 )

 

  Mustafa Özen 

                                                                                                                                                                                       www.musabyasirozen.com.tr

error: İçerik korunuyor !!!