Yoksul bir kadın pazarda durup peynir satarken bir kedi gelir ve peyniri çalar. Köpek hırsızı görür ve peyniri ondan almaya çalışır kedi köpeğe karşı koyar. Birbirlerine girerler. Köpek havlar ısırır; Kedi tıslar ve tırmalar, ama kavgayı bir sona vardıramazlar. “Hadi Tilkiye gidelim, o hakem olsun,” der kedi sonunda. “Kabul,” der Köpek birlikte tilkiye giderler. Tilki aklı başında bir havayla onları dinler. “Aptal hayvanlar” diye azarlar onları. Neden böyle devam ediyorsunuz ki? Eğer isterseniz peyniri ikiye bölerim ve ikinizde tatmin olursunuz. “Kediyle köpek” kabul derler. Tilki peyniri alıp keser, ama boylamasına kesmek yerine enlemesine kesmiştir. “Benimki daha küçük!” Diye itiraz eder köpek. Tilki gözlüklerinin ardından dikkatle bakar. “Haklısın!” Diye karar verir. Bunun için kedinin peynirinden bir parça ısırır. “Böylece eşit oldular!” Der. Kedi tilkinin yaptığını görünce sızlanmaya başlar. “Şuraya bak! Şimdi de benim parçam küçük kaldı! “Tilki yine gözlüklerini takar ve kedinin payına bakar. “Haklısın,” der. “bir dakika, şimdi eşitleyeceğim.” Bu kez de köpeğinkinden bir parçasıdır. Bu iş o kadar uzun sürer ki, tilki bir kedinin içinden bir köpeğinkinden ısıra ısıra gözlerinin önünde bütün peynirini yer bitirir.
( Yahudi Folklorunun Hazineleri, Nathan Avsubel,ed, 1948)
Aklı her önüne gelene kiraya vermek, her gördüğün sakallıyı dedesi sanmak ne denirse…
Musab Yasir Özen