TÜRK İSLAM ŞUURUNDA TESLİMİYET
Paylaş :
Facebook
X
LinkedIn
Pinterest
Reddit
Tumblr
Mix
XING
WhatsApp
Konu Başlıkları

Başlangıçta teslimiyeti kabul etmek imanımızın ve inancımızın ve inancımızın en temel prensibidir. Böylesi bir teslimiyet sayesinde benlikler daha sonra islamın yaşama ve yürütme ile ilgili düzenlemelerine gönül hoşluğu ile kabul ederler. Her hangi bir yükümlülükle karşılaştıklarında ona karşı çıkmaz. Yürütmeye sokulmasını engellemezler. Söz gelişi içkinin, faizin, kumarın ve cahiliye dönemine ait bütün alışkanlıkların ortadan kaldırılması işte bu şekilde oldu Bu tür alışkanlıklar, bir kaç Kuran ayeti veya ALLAH elçisinin sözleri ile ortadan kaldırılabildiler. Halbuki düğer dünya düzenleri bütün bunlarla mücadele etmek için topyekûn yasaları ile yaşaması ile düzeni ile başını, ordusu elindeki tm iktidar olanakları ile mücadele ederler, ancak toplum yasaklar ve mükerler tarafından gizliden gizliye kemirilirken onlar sadece görünürdeki olumsuzlukları kontrol altına almaktan öteye gidemezler. Halbuki islami yaklaşım bambaşkadır.

Tek ve net yöntem içerir.Bu dosdoğru yöntem sayesinde, dinin başka bir doğal karakteristiği ortaya çıkarmaktadır. Bu din tamamen aktif harekete dayalı, eylemsel bir dindir. Yaşamın bütün evrelerine, realitelerine hükmetmek için gelmiştir. Bu realiteleri kendi emri ile ya onaylar, ya dönüştürür yada kökünden değiştirir. Bundan dolayı başlangıçta yalnız ALLAH’ın egemeniğini tanıyan toplumlarda fiili bir olayla karşılaşma’sının dışında yasa koymaz. Ancak böyle bir durumla karşılaştığı zaman, söz konusu fiili duruma uyun hükmünü koyar. O sadece ‘varsayımlarla’ uğraşan bir kuramlar dizgesi değildir. Yanlızca vakia ile ilgilenen reel bir yöntemdir o. Bu nedenle öncelikle ALLAH’tan başka ilah olmadığını, hakimiyetin sadece ALLAH’a ait olduğu akidesinin yerleştiği, ALLAH’tan başkasına ait olan egemenliği ve bu temel üzerine kurulmayan tam sistemleri reddeden Müslüman Türk Toplumu kurulmalıdır. Böyle bir toplum fiili olarak kurulduğunda onun yaşama ve düzenlemelere gereksinim duyan, reel bir hayatı olur. Ancak o zaman bu din daha başlangıçta din din dışı kalan tüm sistemleri toptan reddederek kurulacak yeni düzenin yasama ve düzenlemelerinin temelini teslim alan bir topluluk için, kendi sistemi yasama gereğini kurabilir.

Bu sistem ve onun yasalarının böyle bir toplumda uygulanabilmesi için söz konusu akidenin kendisine inanan fertlerin vicdanlarında ve toplumlarda egemenliğini tam olarak kurması lazımdır. Ancak o zaman rejimin bir saygınlığı bir ciddiyeti olabilir. Gelişmeler karşısında ani düzenlemeler ve yasalar geliştirilirse, söz konusu toplumun gerçek hayatı üzerinde egemenliğini tam olarak kuran bir akide sahibi olmasıdır. Esprisi insanların sadece ALLAH’ın önünde eğilmelerinin dışında kalanların koydukları haksızlıklara itibar etmemeleri olan yetkin bir inanç sistemi. İnanç sistemleri u niteliklere sahip olan bir insan topluluğu bulunduğu zaman, toplumun yönetimini de kendi egemenliklerine kaldıklarında ancak o zaman hakikat onarın gerçek ihtiyaçlarına karşı yasal düzenlemelerde bulunmaya başlar, gerçek hayatlarını düzenleyebilir.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: İçerik korunuyor !!!