Archives 9 Aralık 2022

DİRİLİŞ

DİRİLİŞ

Diriliş insanı gelecek zamanı en az şimdiki zaman kadar gerçek kabul eder. O ufukların adamıdır. Somut ve mutlak gelecek zaman şimdiki zamanı içten öz ve anlama kavuşturur. onun için Zihnin zamanı bölmesini yaşantıya uygulamaz. Bu dünyayı yaşarken öteki dünyayı da yaşar. Devrimi aşarak diriliş çekirdeğini yeşertir. Statüko veya devrim onun için gerçeğin iki yüzü yada yüz astarıdır. Dirilişin şartı olarak otokritiği ve çileyi görür Özü olarak ALLAH’a ulaşmanın yeni doğumunu sezer. O hep yeniden doğuş adamıdır. Ölüm onarıcısıdır. Durumalış özdeğişimcisidir.

Hizmet için gelmiş bir konuk olarak bilir kendini Hizmet edişte köktencidir. Vecd ve coşkunluk adamıdır. Bu vecd ve coşkunluk sarhoş düzensizliğinden korur kendini. Geometrik oluşumla bütünlenir. Bu coşkunluk durmaksızın geçici oluşum dönemleri dışında toplum ve tabiat içinde dirilişin gizli açılımını arar. Toplum ona ALLAH’ın açılmış bir penceresidir. Her insan onun için ALAH’ın açılmış bir penceresi bir hikmet remzidir. Hayvanlar bitkiler ve cansız eşya dünyasında bile o şefkatin ve hikmet idrakinin devindiğini görür. Ona göre gurur öldürücüdür. Alçak gönüllülük diriltici. Kendini hep bir tohum olarak görür. Toprağa düşer ve boy vermek için gereken şartların gözükmesini sabırla bekler. Bir muştu gibidir. Klişeci değil özcü lafızcı değil anlamcıdır. Biçime değer verir ama biçimin ötesine geçmek amacını yitirmemek için alınteri döker. Önünde dikili gördüğü meşale yücelik meşalesidir. O ışıkta yorumlar oluşu .Hak Ettikten sonra girmeyeceği bölge yoktur. İyimserdir opürtünist değil. İnceleyici yoklayıcı araştırıcıdır. kötümser değil. Sanıdan çekinir. Ancak bu onun gerçeği görmesine engel olmaz.

Ahlaki hukuku ve estetiği metafiziği ile ilişkilidir. Mümkün olduğu ölçüde geçicinin tutsağı olmamaya çalışır. Ebediye bakar hep. Obje ve sujedeki kötülükle savaşta umutsuz olmaz. O hep savaşta bilir kendini. Dönüşsüz tövbenin eridir.Tövbe bozmanın ve ondan doğma pişmanlığın kendinde gelenekleşmemesine bakar. Hatalardan sürekli olarak yabancılaştırır kendini. Sistem üzerine sistem kor aklı. Ama sistemlerin mahkumu olmamakla şarttır. akıl ve iş düzeninde. Sürekli tazeleniş ve yenileniş içindedir. ama yenilik ir amaç değil bir yöntemdir onun için. Heran yeni arza ayak basmışlık duygusunu duyarlılığını taşır. Yozlaşma ve yobazlaşmanın her türlüsüne karşıdır. Derinleşme bir tutkudur onda saplantı değil Hakikati derinleşme ile arar. Bu onu darlaşmaya götüremez. Vecdiyle vahye gider. Vahy ve vecdle donanmış akılla dünyaya tasarruf eder. Böylece fiziğin son ucuna kadar atar adımını, Ama orada ilk çıktığı noktadaki gibi ALLAH’a yakın öteki alemle iç içedir.

M.Yasir ÖZEN. 01/11/2022

TÜRK İSLAM ŞUURUNDA TESLİMİYET

TÜRK İSLAM ŞUURUNDA TESLİMİYET

Başlangıçta teslimiyeti kabul etmek imanımızın ve inancımızın ve inancımızın en temel prensibidir. Böylesi bir teslimiyet sayesinde benlikler daha sonra islamın yaşama ve yürütme ile ilgili düzenlemelerine gönül hoşluğu ile kabul ederler. Her hangi bir yükümlülükle karşılaştıklarında ona karşı çıkmaz. Yürütmeye sokulmasını engellemezler. Söz gelişi içkinin, faizin, kumarın ve cahiliye dönemine ait bütün alışkanlıkların ortadan kaldırılması işte bu şekilde oldu Bu tür alışkanlıklar, bir kaç Kuran ayeti veya ALLAH elçisinin sözleri ile ortadan kaldırılabildiler. Halbuki düğer dünya düzenleri bütün bunlarla mücadele etmek için topyekûn yasaları ile yaşaması ile düzeni ile başını, ordusu elindeki tm iktidar olanakları ile mücadele ederler, ancak toplum yasaklar ve mükerler tarafından gizliden gizliye kemirilirken onlar sadece görünürdeki olumsuzlukları kontrol altına almaktan öteye gidemezler. Halbuki islami yaklaşım bambaşkadır.

Tek ve net yöntem içerir.Bu dosdoğru yöntem sayesinde, dinin başka bir doğal karakteristiği ortaya çıkarmaktadır. Bu din tamamen aktif harekete dayalı, eylemsel bir dindir. Yaşamın bütün evrelerine, realitelerine hükmetmek için gelmiştir. Bu realiteleri kendi emri ile ya onaylar, ya dönüştürür yada kökünden değiştirir. Bundan dolayı başlangıçta yalnız ALLAH’ın egemeniğini tanıyan toplumlarda fiili bir olayla karşılaşma’sının dışında yasa koymaz. Ancak böyle bir durumla karşılaştığı zaman, söz konusu fiili duruma uyun hükmünü koyar. O sadece ‘varsayımlarla’ uğraşan bir kuramlar dizgesi değildir. Yanlızca vakia ile ilgilenen reel bir yöntemdir o. Bu nedenle öncelikle ALLAH’tan başka ilah olmadığını, hakimiyetin sadece ALLAH’a ait olduğu akidesinin yerleştiği, ALLAH’tan başkasına ait olan egemenliği ve bu temel üzerine kurulmayan tam sistemleri reddeden Müslüman Türk Toplumu kurulmalıdır. Böyle bir toplum fiili olarak kurulduğunda onun yaşama ve düzenlemelere gereksinim duyan, reel bir hayatı olur. Ancak o zaman bu din daha başlangıçta din din dışı kalan tüm sistemleri toptan reddederek kurulacak yeni düzenin yasama ve düzenlemelerinin temelini teslim alan bir topluluk için, kendi sistemi yasama gereğini kurabilir.

Bu sistem ve onun yasalarının böyle bir toplumda uygulanabilmesi için söz konusu akidenin kendisine inanan fertlerin vicdanlarında ve toplumlarda egemenliğini tam olarak kurması lazımdır. Ancak o zaman rejimin bir saygınlığı bir ciddiyeti olabilir. Gelişmeler karşısında ani düzenlemeler ve yasalar geliştirilirse, söz konusu toplumun gerçek hayatı üzerinde egemenliğini tam olarak kuran bir akide sahibi olmasıdır. Esprisi insanların sadece ALLAH’ın önünde eğilmelerinin dışında kalanların koydukları haksızlıklara itibar etmemeleri olan yetkin bir inanç sistemi. İnanç sistemleri u niteliklere sahip olan bir insan topluluğu bulunduğu zaman, toplumun yönetimini de kendi egemenliklerine kaldıklarında ancak o zaman hakikat onarın gerçek ihtiyaçlarına karşı yasal düzenlemelerde bulunmaya başlar, gerçek hayatlarını düzenleyebilir.

İSLAMİ AKSİYON

İSLAMİ AKSİYON

Bu dinin en önemli özelliği erçekçi ve harekete dayalı (aktif)oluşudur. İslami hareket aşamalı bir harekettir. İslamın kendine özgü her aşamaya uygun mücadele araçları vardır. Her aşama yerine kendisini izleyen bir başka aşamaya devreder. İslam erçek olguların çeşitli aşamalarına, hayatiyetini yitirmiş, aktivitede mahrum araç ve gereçlere karşı koymadığı gibi bu tür gerçeklerin sadece soyut teorilerle karşılamaz veya soyut kuramlarla onların karşısına dikilmez. İslam’ın cihat konusunda koyduğu ve uyguladığı yönteme Kur’an i naslardan delil getirme girişiminde bulunan bazı kimseler bunu yaparken cihat konusunu kendine özgü özelliklerini ne yazık ki dikkate almıyorlar.

Bu yüzden islamın cihat konusunda uyguladığı yöntemin geçirdiği aşamaların yapısal özelliklerini değişik Kuran’i nasların bu aşamalardan herhangi birisi ile olan ilişkilerini kavrayamıyorlar. Bundan dolayı söz konusu kimseler cihat konusunda çok büyük yanılgıya düşmekten kendilerini kurtaramıyorlar. Dinin cihat konusunda uyguladığı yöntemi ona aykırı anlaşılmaz ve tanınmaz bir kılığa sokuyorlar. Kuran’i naslara ve temel ilkelere taşınıyorlar. Kuran’i naslara ve temel ilkelere, taşımadıkları anlamları yükleyerek yorumlama sırasında bu nasları zorluyorlar. Onların böylesi bir yanılgıya dönüşmelerinin başlıca nedeni Kuran’i naslardan her birisini islamda nihai kuralların temsil eder nihai nas olarak kabul etmelerinden kaynaklanmaktadır. İslam’a ağlılıkları sat bir isimden ibaret müslüman kuşakları baskı altına alan ve ümmetleri kılan ve çağdaş gerçekler karşısında akılca ve ruhça yılgınlığa düşmüş bazı kimseler İslam yanlız savunma amacıyla eski yöne yönelir (savaşır) derler. Böylelikle asıl amacı yer yüzündeki tüm toğutları ve toğudi sistemleri ortadan kaldırıp insanların tek ALLAH’a kulluk etmelerine sağlamak onları kula kulluk etme zilletinden kurtarıp Rablerine kulluk etme izzetine eriştirmek olan islamı asıl amacından yönteminden saptırmakla onu başkalarına özellikle karşıtlarına şirin göstereceklerini sanırlar.

Halbuki bu din kendi inanç ve sisteminin benimsesinler diye insanlara baskı uygulamaz. Sadece söz konusu akide sistemi ile insanların arasına girmiş veya girmesi olası engelleri ortadan kaldırır. İnsanların kendi inanç biçimlerini seçmelerine engel olan tatiller ve otoriter sistemleri ya tamamen izole eder yada iktidar koltuğundan uzaklaştırır. Yani insanlar islam akidesini kendi özgür istemleri ile kabul veya reddebilmeleri için onlara bu akide sistemi arasına giren engelleri tamamen izole edip akide ile insanların arası serbest kalıncaya veya söz konusu güçler İslamın gücüne boyun eğdiklerini ilan ederek cizye verinceye dek onlara baskı uygular.

error: İçerik korunuyor !!!